“Gönül ne kahve ister, ne kahvehane Gönül ahbap ister, kahve bahane.”
Edirnekapı içindeki kahvelerin ünlüsü Savaklarçeşmesi kar­şısındaki yolun sol köşesini tutan Terazicibaşı Kahvesi'dir. Türk kahve mimarlığı üslubunun en güzel örneklerinden birini oluşturan bu kahve III. Mustafa (padişahlığı 1757- 1774) zama­nında yapılmıştır.
Reklam
Kadıköy Vapur iskelesi'nin karşısındaki Acem' in Kahvesi de Ahmet Haşim'in kahvesidir. Haşim burada yazar olmayan kişilerle çene yarıştırarak çay, kahve ve nargile içmeyi çok sever. Kahvede rastladığı bu yabancı kişilerle kimi zaman tavla attığı bile olur. Abdülhak Şinasi Hisar bu mahalle kahvesi dostlarının Haşim'e çok gerekli olduğunu yazar. Haşim'in bu arkadaşları, onun şiirinin musikisini duymaz ve anlamazlar ama, düzyazısını beğenirler. Hele Haşim'in tuhaflıklarına, birden köpürüp kızmasına, şunu bunu çekiştirmesine bayılırlar. Haşim, her ozan gibi kahveleri çok sever.
Sayfa 244Kitabı okudu
Mahmutpaşa Camii avlusundaki kahveye yaz ayları, hemen hemen öğleden sonra gelinir. Çokları satranç, dama gibi oyunlar da oynanır. Kış aylarında ise sabahları gelenler olur. Kahvenin özelliği yazarlar, ozanlar, bilginlerden başka kimseye açık tutulmamasıdır. Ama bunların tanışları, dostları da kabul edilir. Ebüzziya'nın demesine göre kahve yüzyılın sonunda kapanmıştır.
Sayfa 203Kitabı okudu
Geçen yüzyılın en önde gelen hayalcisi Çaylak Tevfik'tir. Musahipzade Celal onu öve öve bitiremez. Çaylak'ın Karagöz'ü perdeye öyle bir indirişi, onu Hacivat'la öyle bir tutuşturuşu vardır ki halk gülmekten kırılır. Kimi zaman bu gülme kasırgası bir çeyrek bile sürer. Çaylak'ın çok ince nükteler ve mazmunlarla çağını eleştirmesi de değme hayalcinin yapabileceği işlerden değildir. Ama o, daha çok özel toplantılarda gösterir sanatını. Ayrıca Çaylak adında bir gazete de çıkarır. Çaylak adı da ona oradan gelir. IV. Murat'ın önünde de karagöz oynatmış olan Mehmet Çelebi, Arapça, Farsça bilir, musikiden anlar. Besteleri bile vardır. Ayrıca eli de hattatlığa yatkındır.Çelebi, hayal oyunlarına yeni bir yön vermiştir. Perde içinde perde kurarak karagöz oynatmak onun buluşudur. Evliya Çelebi onun 300 çeşit taklit yaptığını, hiç bir hayalcinin onunla boy ölçüşemediğini de yazar. Çelebi'nin günde 15 saat hiç durmadan karagöz aynattığı bile olmuştur. Ne var, o bir saray karagözcüsüdür. Zaten Evliya Çelebi'ye göre hayalciler iki bölüğe ayrılır. Birinciler kahve, kahve dolaşıp perde kuran ya da orta halli İstanbul'luların toplantılarında, düğünlerinde hayal oynatan halk karagözcüleridir. İkinci bölük ise Saray'da, vezir konaklarında, kibar sözcüklere düşkün kişilerin evinde hüner gösteren saray karagözcüleridir.
Sayfa 179Kitabı okudu
Ramazanlarda çalgılı kahve yapmak İstanbul'lulara özgü bir alışkanlıktır. Gerçi bu alışkanlığın Selanik'te ortaya çıktığı, İstanbul'a da ordan geldiğini söyleyenler de vardır, ama bunun İstanbul'daki tulumbacılık dünyasının bir gösterisi olduğunu kabul etmek daha doğrudur.
Sayfa 148Kitabı okudu
Reklam
74 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.