Anlamamız îcâb eder ki; Cenâb-ı Hak, geometriden ibaret bir namaz istememektedir. Bedenin, kıblesi Kâbe’ye döndüğü gibi; kalbin ibresi de Hakk’a yönelmelidir. Kalp ve beden, rûhânî bir âhenk içinde olmalıdır.
Bugün milyonlarca müslümanın yaşadığı Endonezya gibi okyanus ötesindeki ülkeler, gönül fütuhâtı dışında hiçbir askerî sefer ile fethedilmedi. Oraya dürüst, haram-helâl hassâsiyetiyle iş yapan müslüman tüccarlar gittiler. Oranın idarecileri ve halkı; “Bu ne güzel din!” diyerek halka halka müslüman oldular.
Reklam
Gafiller; “yeni bir yıl başlıyor” diye, “bir yaşıma daha bastım” diye eğlenmeye kalkarken; arif gönüller; “bir yıl daha defter-i amale acaba nasıl kaydoldu?” sualinin hüzün ve endişesinde…
Sayfa 153
Manen sevdiğin ve alâkadar olduğun ve perişaniyetinden müteessir olduğun ve ıslah edemediğin şu kâinat, bir Kadîr-i Rahîm'in mülküdür. Mülkü sahibine teslim et, ona bırak.. cefasını değil, safasını çek. O hem Hakîm'dir, hem Rahîm'dir.
Kainat Efendisi’nden
“Kişinin namazına,orucuna bakmayın;dirhemler ve dinarlarla muamelesine bakın!”
Evet, Muhammed'in (asm) getirdiği nur ile kâinatın mahiyeti, kıymeti, kemalâtı ve içindeki mevcudatın vazifeleri ve neticeleri ve memuriyetleri ve kıymetleri bilinir, tahakkuk eder.. Ve kâinat baştan başa gayet manidar mektubat-ı İlahiye ve mücessem bir Kur'an-ı Rabbanî ve muhteşem bir meşher-i âsâr-ı Sübhaniye olur..
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.