Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
General MacArthur Ameraki Birleşik Devletleri’nin Ordu Komutanı 2.Dünya Savaşında Müttefiklerin Pasifik ordusunu komuta etmiş, Kore savaşında Birleşmiş milletler komutanlığı yapmış.Ve Atatürk hakkında 1938 yılında kendisinin en zor, en problemli, en buhranlı döneminde birden canı çok sıkılır ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye dönerek “Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim”. İşte Türk insanı tarafından yukarıdaki sözü nedeniyle tanıdığımız Amerikan General’in duası: —Allahım bana bir oğul ,nasip et ki, zayıf olduğu anı bilecek kadar kuvvetli, korktuğu zaman kendini bulabilecek kadar cesur, şerefli bir yenilgide gururlu ve eğilmeyen, lakin zaferde yumuşak ve alçak gönüllü olsun. Bana bir oğul nasip et ki, arzuları fiillerinin yerini almasın, seni tanısın ve bilginin temel taşının kendini tanımak olduğunu kavrasın.Onu kolaylık ve rahatlık yolunda değil,güçlükler ve mücadeleler yolundan gönder ki, fırtınada ayakta kalmayı öğrensin. Bunu başaramayanlara da şefkatli olsun. Kalbi temiz bir oğul nasip et, gayesi yüksek olsun.Başkalarını idare etmeden önce kendini idare edebilsin.Gülmeyi bilsin ama ağlamayı da asla unutmasın. Bu vasıflara kavuştuktan sonra da dua ederim; hayatın esprilerine karşı o kadar yeterli duygusu olsun ki; ciddi olmakla birlikte kendini fazla ciddiye almasın; ona tevazu ver ki daima büyüklüğün sadeliğini, açık fikirliliğin hikmetini , gerçek kuvvetin tevazuunu anlasın. O zaman ben, babası ”Boşuna yaşamamışım'' diye cüret edebileyim.
Akılla bir yere kadar gidiliyordu. Sonra? Sonrası kalpti... Aslında başı da sonu da kalp... Tüm iradelerin üstündeki iradeye dua, niyaz, ümidi yitirmeden halimizi O'na arz... Yani Allah'a arz etmek hallerimizi... Akıl ile kalbi iki ayrı kapta bölmek yerine, İkisini tevhid etmek, Tek kapta mezcedebilmek ikisini... Büyük işti bu... Korkuyla ümit arasındaki teslimiyete yürüyebilmek... Böylece tüm dünya kementlerinden çözülerek, Aklı da, gönlü de, hasılı varlığı da Allah'a emanet edebilmek... O'nu kendine vekil kılmaktı özgürlük...
Reklam
" Kalbi yanan adamın resminin altındaki bir rafta, kırmızı cam bir mumlukta bir mum ve yanında küçük bir heykel duruyor. Annem bunun bebek İsa olduğunu söylüyor, bir dileğin olduğu zaman ona dua et, diyor. Malachy, ben o bebeğe aç olduğumu söyleyebilir miyim, diyor... "
Ben dedim ki : hep saçları şiirle karışık, yüreği Allah'la barışık kadınları sevdim.... - O da dedi ki : biz sakalları şiirle karışık, kalbi Allah sevgisiyle barışık adamları sevdik… - Ben dedim ki : en güzel makyajı dua ile yüzüne süren kadınları sevdik... -O da dedi ki : biz gözkapakları iffet olan erkekleri sevdik... -Ben dedim ki: biz yüreğinde ALLAH sevgisi ile Aşk-ı Secdelerde arayan kadınları sevdik... O da dedi : Bizde Yar'inin elini tutan , Yüreğini de dualarla beraber ALLAH'a tutunan erkekleri sevdik... - Ben Dedim ki : Yokluğunun iki yakasını bir araya getirip, Varlığını dualara ilikleyerek ömür veren kadınları sevdik... - O da dedi ki: Varlığada yokluğada dua gibi kabulünü bekleyerek Yarini seven erkekleri sevdik... - Ben dedim ki : Eşini teheccüte kaldıran kadınları sevdik... - O da dedi ki : Biz cumaya giden erkekleri ve kalk hadi sabah namazı kaçıyor diyen erkekleri sevdik... -Ben dedim ki : Başında dalgalanan ar perdesini, namus sancağını yere savurmak isteyen Yezitlere karşı Zeyneb’i bir duruşla müdafaa eden kadınları sevdik... -O da dedi ki : emanet aldığı kadını,ondan doğan kız ve erkek çocuklarını namus sancağını yere savurmak isteyen Yezitlere karşı mücahid bir duruşla müdafaa erkekleri sevdik...
Kocasının geri giden beyninin daha nerelere varacağını iyi biliyordu; onların karı koca değil, iki kardeş oldukları günlerin gelmesine az kalmıştı.Onunla birlikte Desdemona'nin kalbi de eskisi kadar hızlı atar olmuştu."Ey yüce Tanrım,"diye dua ediyordu."Yalvaririm sana,bırak da Lefty gemiye gelmeden öleyim."Ve bir sabah uyandığında Lefty'i kahvaltı masasında otururken buldu.Kurulama bezini boynuna fular gibi dolamış, saçlarını ilaç dolabında bulduğu vazelinle Valentino stili yağlayıp başına yapıştırmış.Masadaki tahtada şöyle yazılı:"Günaydın abla."
Sayfa 310Kitabı okudu
172 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ayfer Tunç kalemini konuşturmuş. 6 öyküden oluşan bu kitabın her hikayesi insanı hüzünlendirmeye yetse de Aziz Bey bir başka. İçimi acıtan, aklımdan çıkaramadığım ve yaptığı hatalara rağmen kendisine kızamadığım bir karakter. İyi bir sona kavuşmasını istediğim bir "amca." Fakat öykünün daha başında ölüm haberi veriliyor bize. Daha sonra
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,3bin okunma
Reklam
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Sonra öyle bir sustu ki, dua ettiğini anlamadı kimse, o derin sessizlikte kalbini kımıldattı. Ticaret yapar gibi istemedi rabbinden. Hatta hiç istemedi. Haliyle çaldı o yüce kapıyı. Kapı açılmadı sanarak korktu bazen. "Kapı kapanmadı ki hiç!" diye uyarıldı. Her şey takdir edilmişti ezelden. İstemek için dilin açılması lazımdı. Lütfetmek isterse lütfederdi anahtarı. O zaman açılırdı göğüs. O zaman çözülürdü dilin düğümü. O zaman kolaylaşırdı iş. Kabul edilmeyen dua yoktu. Ya dünyada verilirdi istediği veya ahirete saklanırdı. Ya da istediği iyilik yerine başına gelecek bir kötülük bertaraf edilirdi. Yeter ki ürpermeyen bir kalp olmasın kalbi. Yeter ki farkına varsın hikmetin: " İlâhi, ihsan gecikti deme! Geciken sensin nefsini yöneltmekte Allah' a!.."
1254 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Sadece bir kere okuyarak Risale-i Nur'dan Sözler kitabını eleştirmek ne haddime ? Aşağıdaki konferansı okursanız şayet, Üstad ve Risale-i Nurlar hakkında genel bir bilgi edinmiş olacaksınız. Kendinize bir şans verin. Bu kitap okuduğunuz kitaplar gibi değildir. Okuyarak zaman kaybetmiş olduğunuz tüm kitaplara lanet okutur,
Sözler
SözlerBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20125,5bin okunma
Sansürsüz zamanlar görüyorum şimdi ,mozaiklenmemiş.Tek taşlar güllerden daha güzel kokarmış! Öyle söyledi köşede ki çiçekçi kız...Ben inanmadım ... Kaldırımlar yağan rahmeti kabul etmiyor lena.Bir ukde kaldı içimde kuru bir dalda olsa veremeyişim... Unutmadan, köşedeki çiçekçi ye yeni yeni çiçekler gelmiş.Güller,karanfiller,sünbüller,papatyalar,nergisler...Tamam söz,vallahi söz unutacağım artık. ...Bir başörtülü gibi kendi ülkemde paryayım şimdi.Saygıyı ve sevgiyi sende gördüğüm dediğin adam artık o kadar saygılı ve sevgili değil . Her akşam kapıyı açan insanın da kalbi var lena, gelene her daim sevgi ve saygı besle.Üzülme mezara kadar bu mecburiyetin.Sonrası Allah büyüktür.Seni bu denizler ortasında anafora teslim edenleri hep yaradana havale et.Dua et.İnan yaradan benden daha çok seviyor seni. Ben gidiyorum artık lena.Çiçekçilerin önünden geçmiyor,Allah seni sevdiğine kavuştursun diyen dilencinin sözü üstüne ise bir bardak sen tadında bir çay içiyorum. Çok mu konuşdum ! Sabaha kadar konuşsam dinlersin biliyorum. Ama! zamanımız bitti artık.Kendine iyi bak yada ne bileyim hoşçakal demek içimden geçmiyor inan.En iyisi hayırlı akşamlar diyeyim . Hayırlı akşamlar lena.Hakkım sana helaldir sende hakkını helal et bana!!!! - Ökkeş özdemir-
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.