İKİ DAMLA GÖZYAŞI
Yetmiş lira ile mütekait bir adam
İken, ikiz kızım da doğdu olduk tamam
Evet tamam! Çünkü herkes kaçıyor benden
Ve ben de sabahları erken
Yavruların hazırlıyorum sütlerini
Kaçıp gitti evdekiler
Acı Tanrıyla ilişkiyi derinleştirir. Bir samimiyet,bir yoğunluk oluşturur. Hatta erotik bir olaydır acı burada. Kutsal bir erotizm acının şehvete dönüşmesini sağlar: "Bana gözüken meleğin ellerinde altından yapılma uzun bir ok gördüm,demirinin ucunda da biraz ateş var gibiydi. Bununla sanki birkaç kez kalbimi deldi,en içime kadar soktu oku, çıkardığında da kalbimin en iç kısmını çekip alıyormuş gibi geldi bana. Beni terk ettiğinde Tanrı aşkıyla yanıyordum alev alev. Bu dönüşümün acısı öyle büyüktü ki sözünü ettiğim yakarı çıktı içimden; ama bu olağanüstü acının verdiği haz öylesine coskundu ki ne ondan kurtulmayı istemem ne de tanrıdan daha azıyla yetinebilmem mümkün değildi. Her ne kadar vücut, üstelik hiç de azımsanmayacak ölçüde katılıyor olsa da bedensel değil ruhsal bir acı bu."
Kötü șiir yazdığım için soğuk çaylar
getirdiler bana.
Önemli konuşmalarını bensiz yaptılar önemsediğim dostlarım.
Kötü șiir yazdığım için aşk kırgını kadınlarla
sevişebildim ancak.
Yürüyüşlere katıldım, cop yedim kafama ama adım geçmedi yine de gazetelerde.
Kimseye kendimi anlatamadım, hep rutubetli evlerde yaşadım,
çaresizliğim bile canlı
bu şiirde iki göz var
biri senin; biri onun
Senin o karanlık, küf kokulu
matem gözlerini terkediyorum biliyorum; saçlarının sarısı
gözlerinin yeşiline karışmış
biliyorum; sana benzemek için
melikeler birbiriyle yarışmış
fosforlu ve derin bakışlarına
çağlar boyu nice destanlar yazılmış
oysa ben görülmedik bir lale yaprağına
gökleri kıskandıran bir
Üşüdü kalbim
Dondu hislerim
Yüreğim buz kesti
Kaskatı bedenim
Kara
En karasından bir haber
Soğuk bir hançer
Deldi kalbimi
Kalakaldım hasretin ve hüznün ortasında
Yalnız
Yapayalnız
Üşüdü ellerim
Gözlerim
Bir boşluğa dönüştü benliğim
Ertelendi artık biliyorum
Ümidim
Hayalim
Temennim