GURBETÇİ ŞÂİR SERVET YÜKSEL'İN DUYGU SÜZGECİNDEN SÜZÜLEN ŞİİRLER
M. NİHAT MALKOÇ
“Aman ha, gönül kırıp; kırılmaya değer mi?
Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi?
Ne kaldı elimizde baharından, yazından?...
Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?”
(“Değer mi?”- Servet YÜKSEL)
Gönül telimizi
m.soundcloud.com/ahmed-gado-4-1/...
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim,
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim,
Örtün üstüme, örtün serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya,
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.
Sana bir şeyler diyeceğim, belki birkaç ihbarnameye birden düşecek adım. Altın dişlilerini muhafaza edebilmek için gülmeyi unutmakla mükellef kılınacak fabrikalar. Muvazzaf müezzinlerin uyku saatlerinde, kepenk açmanın günahı saracak esnafı. Bir çift kelimeyle, bir basit cümleyle nasıl kudururmuş dağdağası gönlün, herkes görecek. Sana bir şeyler diyeceğim ve yeniden yenilmeden zapt edilecek kaldırımlar -kaldırımlar dolusu günah, baygın kahkahalar, banka kartları…
Milletçe yüzyıllar boyu yaşadığımız büyük bir entelektüel fetretin ardından belki de en büyük sanat, fikir ve aksiyon adamımız olarak yetiştirdiğimiz Üstad Necip Fazıl Kısakürek, çeşitli sebeplerle yalnızca şairliğiyle öne çıkarılmış olsa da, bir nesli yoğurmuş ve mukaddesatçı kesimin münevverleri üzerinde büyük tesire sahip olmuş, gayet mühim,