Kinyas ve Kayra , Hakan Günday'ı keşfe başladığım ilk kitabıdır. Türk bir yazar tarafından yazıldığına inanamadığım kitapların başında geliyor kendileri. Olaylar dizesi kitap boyunca devam ettiği için sürekli bir merak içine alıyor insanı. Okurlar tarafından psikolojik etkilenmelerden dolayı yarım bırakılıyor yorumlarına aldanmadan bitirdim. Dünyada paraya sahip olmanın mutluluk olmadığını ve doyumsuzluk hissinin beraberinde vicdanı da götürdüğünü gösterdi Kinyas ve Kayra bizlere. Günümüz dünyasında hızlı yaşam hızlı ölüm konusunu ele alan kitap, Kinyas ve kayra'nın hayat hikayeleri ile ele alınıyor. Kitapta gerek uyuşturucu ve alkol bağımlılığı gerekse Afrika ülkeleri ve diğer gelişmemiş ülkelerdeki sömürgelere kadar değiniyor.
Aslında Kinyas ve kayra'nın ortak yanlarından biri de sevgisizlik ve sevginin iyileştirici gücü kitapta görünüyor.
Kitapta en sevdiğim kısımlardan birini paylaşmak istiyorum:
"İlkellik mıknatıs gibidir. Dev bir mıknatıs. Biz istemesek de, vücudumuzdaki demir ona doğru gider. Beynimize işlenmiş bir ilkel insan dövmesiyle doğarız. Yemek, uyumak, bağırsaklarımızdakileri çıkarmak dışında yaptığımız her şey fazladandır. Üremek dahil. Geriye kalan her şey uydurulmuştur. Dünya uydurulmuştur! Caddeler, evler, giysiler… Her şey! O üç eylem dışındaki her şey! Aşk, siyaset, tıp, savaş. Bunların hepsi insanoğlunun boynuna astığı aksesuarlarıdır. Teker teker hepsinden kurtulunur ve üç ana eyleme dönülürse insanlık kendini hatırlayacaktır. Bunların yerine getirilebildiği dev bir yatakhane olmalıydı dünya…”
CAN ÖZCAN
°
"Afallayıp kalmıştı. Köprüler, yollar, kaldırımlar… Peki ya kitaplar? Onlar da diğerleri kadar gerekli, faydalı ve önemliydi."
°
Selamlar . Bugün ve yarın yeğenlerimin kitaplığından alıp okuduğum iki muhteşem kitabı sizlerle inceleyeceğiz . Çocuk kitaplarını çok seviyorum. Özellikle Can
