Bazen bir ağrıyla yaşamaya devam etmek istemezsin,
Bir şey ölür, her şey ölümlü hale gelir..
Şehir üstüne yıkılır, odalar birbirinin içine geçer,
Bir eşya diğerinden daha değersiz hale gelir..
Gitmek istemeye istemeye montunu üzerine geçirir, kapıyı kapatır, hiç bilmediğin bir yere gidersin; kendine..
varılması gereken asıl yer de orasıdır..
uzun uzun yazmak lazımken kısa bir cümle iliştirip,
yaşananlara hakkını helal ederek özrünü diler, son bir buseyle yeni bir yolculuğa çıkarsın..
artık ne hesabın kitabı tuttuğu, ne kalemin cümleye küstüğü bir şey kalmıştır..
eh işte Behçet Necatigil’de bunu söylemiştir; ben o bulunduğun şehirden gittim.. yani kalbimi kalbinden aldım..
buna şairin kendine olan kırgınlığı mı dersiniz
yoksa ömrün şaire küskünlüğü mü bilemem ama
şunu söyleyebilirim; bir mezar kendiliğinden açılmıyor, buna güçlü bir ölüm gerekiyor.. bu çağda, bunca çığlıkla yaşamaya gücü yetenlere selam olsun