Aşk… Ne kadar da her şeyin üzerinde bir güç. Size kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi, nereye gittiğinizi unutturur. Sahi kimdim ben seni tanımadan önce? Bir fikre ait miydim? Hayatta bir gayem var mıydı? Gitmekten hoşlandığım yerler, sevdiğim yemekler, bana eşlik eden müzikler var mıydı? Şarkıda ‘’ben senim, sen ben arama boşuna’’ diye boşuna dememişler. Seni tanıdıktan, sevdikten sonra o kadar sana ait bir parça oldum ki parça demek hafif kalır. Sen neyi sevdiysen o oldum, nelerden hoşlandıysan, neleri yapmaktan zevk aldıysan onları sevdim. Senden geçilmez oldu her yanım. Sonra unuttum kendimi. Sen olmadan da, sen olmasan da bir ‘’ben’’ var mıydı? Eksik kalan yanlarımı tamamladığını düşünürdüm hep gelişinle. Ama gidişin tamamımı aldı benden. Hiçlikten geldim ve hiçliğe doğru uzanıyorum. Yanlış duymadınız. Bir ‘’hiç’’ olmak istiyorum. Hiç kimse değilim ben. Ne sevmeye ne sevilmeye gücüm yok artık. Bir toz bulutu kadar hafifleyip havaya karışmak istiyorum. Bu dünyadan geçmemiş olmayı diliyorum. Ardımda tek bir göz bırakmak istemiyorum pınarlarından yaşları süzülen. Bir karıncanın yaşamı kadar değersiz kılınsın yaşamım istiyorum. Geçip gitsinler yada üzerime basıp canımı alıp gitsinler farkında bile olmadan istiyorum. Tıpkı senin gibi.