Kalp atışının elektriksel yoğunluğu beynin elektriksel yoğunluğundan 60 kat fazla olduğunu ve kalbin manyetik alanı beyninkinden 5000 kat daha güçlü olduğunu, kalbimizin tüm dünyayı değiştirebileceğine inanmış bir yazar var. 'Çok derin bir sevgi hisseden insanlar, kendi DNA'larının şeklini değiştirebilirler.' Hatta diyor ki çok uzaktaki birilerinin DNA'larını bile değiştirebilirmişiz. Bu bilgi bende yok mesela eğer Epigenetik alanından bahsetseydi biraz belki inanırdım. ( Mesela bir anne hamilelik sırasında yetersiz beslendiyse bebeği obez olmaya daha yatkın olabilir. Çünkü epigenomu her yemek yediğinde daha fazla kalori depolamak üzere programlanmış oluyor. Sadece anne değil babanın epigenetik izleri çocuğa aktarılabiliyor hatta torununa kadar aktarılabiliyor.) bu kadar etkenin olduğu bir ortamda ipler bazı durumlarda elimizde, bazı durumlarda elimizde değil. İstesek bile değiştiremeceğimiz şeyler var. Genel olarak alıntı olan sözleri beğendim, inanan insanlara ışık tutabilir bu kitap. Herkese keyifli okumalar.
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler:
"Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydular."
"Onlar çok büyük tuzaklar kurdular."
"Dediler ki: 'Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
Uzun bir yol var önümde. Etrafı çiçeklerle çevirili bir çok ev. Her bir çiçek bambaşka duygular taşıyor. Hangi çiçek benim duygum ve hangi duygum bir çiçek kadar güzel, düşünüyorum. İlerledikçe usul usul, bir amca görüyorum karşımda. Epey yaş almış bu amcanın yüzünde, çokça yaşanmışık saklı âdeta. Gözlerinde derin hikâyeler, teninden akan terinin
unuttuklarınızı soruyorum
hiç hatırlamak istemediklerinizi
teninize iz bırakanları
ve izinizi taşıyan tenleri
görmesenizde sezdikleriniz var mı sizin
unutmasanız da unutur gibi yaptıklarınız
Kalbin ikiye bölünmüş tabiatı bende hayranlık uyandırırdı: Kaslardan yapılmıştı, hiç durmadan var gücüyle çalışıyordu ama aynı zamanda da fazlasıyla kırılgandı.
Kafamın son derece karışmasına sebep olan bir kitap oldu Kalp. İskender Pala, her kitabını ayrı ayrı zevkle okuduğum yazarlardandır. Onun bir eserini okumaya başladığımda elimden düşürmeden, genellikle bir çırpıda okurum. Kalp kitabına da aynı beklentiyle başladım. Kurgu bir eser değil yani bir roman ya da hikâye okumuyorsunuz. Ancak ben İskender Pala'nın kurgu dışı kitaplarını da sevdiğim için yine beğenerek okuyacağımdan şüphem yoktu ve arka kapak yazısını okuyunca aşk ve sevgi ile ilgili duyduğu, okuduğu anlatıları aktardığı bir kitap olduğu düşüncesiyle hevesle de başlamıştım. Lakin bir müddet sonra hevesim biraz kursağımda kaldı. Evet tahmin ettiğim gibi ara ara kalp, aşk ve sevgi ile ilgili eski anlatılardan, hikâyelerden ve mesnevilerden de bahsetmiş ancak bu sefer ilk defa bir kitabı beni sarıp sarmalamadı ne yazık ki. Kafamın karıştığı nokta da burası oldu aslında; okurken sıkıldım mı, hayır. Yani okurken ne okuyorum ben ya da sıkıcı demiyorsunuz ama hani bir kitabı okumak için içinizde bir istek olur, eliniz hemen ona gider ya işte bu kitapta o olmadı bende. Hep okuyayım bitsin düşüncesiyle kitabı elime aldım, tek sıkıntısı buydu. Bunun nedeni de sanırım heyecan ve merak uyandıran bir eser olmaktan öte tamamen düşünce yazılarından oluşuyor olmasıydı. Önerir misin, derseniz çok ikircikliyim. Eğer İskender Pala'yı hiç okumadıysanız Kalp'ten önce okunacak çok daha güzel kitapları var. Ama ben düşünce yazıları da okumayı severim, durağan bir kitap olsun, zihnim dinlensin derseniz de seçenekleriniz arasında bulunabilir.
Kalpİskender Pala · Turkuvaz Kitap · 20194,457 okunma
Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla
Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla
Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum
Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi,
İçime şeker attın, tatlanmadım yine
Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri,
Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım,
Yağmurları