Kalbin ikiye bölünmüş tabiatı bende hayranlık uyandırırdı: Kaslardan yapılmıştı, hiç durmadan var gücüyle çalışıyordu ama aynı zamanda da fazlasıyla kırılgandı.
Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla
Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla
Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum
Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi,
İçime şeker attın, tatlanmadım yine
Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri,
Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım,
Yağmurları
- Herkes ve her şey, her an değişiyor. Haftalar önce kalbimdeydin şimdi aklımda bile değilsin.
-Ben... Hala kalbindeydim Sara. Buna her şeyden çok eminim.
- Dikkat et de kaybolma oralarda.
- Sen merak etme. Bende senin kalbinin haritası var. Ben orda asla kaybolmam.
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim.
Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Ama ben zekanın tek başına hiç bir anlam taşımadığını öğrendim.Burada sizin üniversitenizde zeka,eğitim ve bilgi büyük idoller haline gelmiş.Ama şimdi biliyorum ki,hepinizin atladığı bir şey var:Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez.
. “Herkes ve her şey, her an değişiyor. Haftalar önce kalbimdeydin. Şimdi aklımda bile değilsin.”
“Ben,” dedi Hazar kendinden emin bir sesle. “Hâlâ kalbin deyim Sara. Buna her şeyden çok eminim.”
Alaycı bir tavırla güldüm. “Dikkat et de kaybolma oralar da.” Elini önüme düşen saçlarımı düzeltmek ister gibi uzattığında geri çekildim. Eli öylece havada
kaldı, bir süre öylece gözlerime baktıktan sonra elini hüzünle indirdi ve konuşmaya başladı.
“Sen merak etme,” dedi. “Bende senin kalbinin haritası var. Ben orada asla kaybolmam.”