"Kafkasyanın tarihi insanlığın tarihidir. Ateşi tanrılardan çalıp da insanlığa armağan eden kişi kim, bir Akdenizli. O ateşi çalıp da insanlara verince ateşin sahipleri tanrılar ne yaptılar, gazaba geldiler, ateş hırsızını cezalandırdılar. Cezası neydi, onu aldılar götürdüler. Kafı Kuhinin en uzak, göğü delmiş doruğundaki sivri, çakmaktaşından ustura gibi keskin kayalığa ellerinden ayaklarından ağır zincirlerle bağladılar. Kartallar, her sabah geliyorlar, onun ciğerinden bir parça alıp gidiyorlardı. İşte, Kafkas dağının halkları bundan, bir gün haberdar oldular. Bir insana tanrıların böylesine zulmetmesi ağırlarına gitti. Ama ne yapabilirler, çıkılmaz inilmez dağın en sarp, en yüce doruğundaki insanı nasıl kurtarabilirlerdi. Biliciler, bilim adamları, Hanlar, Beyler, hocalar, imamlar, papazlar hep bir araya geldiler, bir çare düşündüler, araştırdılar, dağ çok yüksekti, sarptı, şimdiye kadar hiçbir insanın ayağı dağın doruğuna değmemişti. Ne yapmalıydı?"