Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Montaigne Yalnızlık
Yapmaya alıştırıldığımız işlerden binde biri bile kendimizle doğrudan doğruya ilgili değil. Bakarsınız bir adam canını dişine takmış, kurşun yağmuru altında, yıkık bir kale duvarına tırmanıyor bütün hıncıyla; bir başkası, karşı tarafta, kan revan içinde, aç susuz savunuyor o kaleyi ölesiye: Kendileri için mi gösteriyorlar bu yararlığı? Uğrunda ölecekleri ve hiç görmedikleri insan belki o sırada kılını kıpırdatmadan keyif sürmektedir. Bakarsınız bir başkası, bitkin, perişan, saçı sakalı birbirine karışmış kitaplıktan çıkıyor gece yansından sonra: Bunca kitabı daha iyi, daha akıllı bir insan olmak için mi karıştırdı sanırsınız? Yok canım sen de! Ya ölecek o kitaplıkta ya öğretecek yarınki kuşaklara Platus'un dizelerini hangi düzenle kurduğunu ve falan Latince sözcüğün nasıl yazılması gerektiğini. Kim seve seve feda etmiyor sağlığını, canını şan şeref için? Oysa kalp bir paradan başka nedir ki şan şeref? Kendi ölümümüzden korkmakla yetinemeyiz; karılarımızın, çocuklarımızın, adamlarımızın ölümünden de korkmak zorundayız. Kendi işlerimizden çektiğimiz sıkıntı yetmiyormuş gibi komşularımızın, dostlarımızın işleriyle de dertlere sokar, bunaltırız kendimizi. Vah! quemquamne hominem in animum instituere, aut Parare, quod sit charius quam ipse est sibi? Vah, vah! Nasıl olur da insan bir şeyi Kendinden daha çok sevmeye kalkar? (Terentius)
Emperyal Oteli
"Ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört gece susacaktım yağmur sönecekti yanacaktı sameland seferden dönecekti duvardaki saat duracaktı
Reklam
" Savaş makinesinin dişlileri, gencecik damarlardan akıtılan kanlarla işler kalıyordu. Toprak böyle zamanlarda kana susuyor, kendisini ancak böylesi zamanlarda arzıendam ediyor, yağmuru su buharı değil, havaya karışıp göğe ulaşan kan damlacıkları yağdırıyordu. Altının, gümüşün, pırlantanın para etmediği, en değerli mücevherin kan olduğu bir zamanda ne kadar iyi niyetli olursa olsun kimsenin tasarruf etmeye hakkı yoktu."
Sayfa 154Kitabı okudu
Bozgunlardan çıktım kan içindeyim Yeni bir savaşa kuşandır beni Seninle giyinen kurak yılları Anarak yaşamak istemiyorum Ve tekrar yaşamak tekrar yaşamak Şimşek gibi geçen o saatleri Bir kurşun yağmuru altında kaldık Anıtı dikilse korkusuzluğun Bu yoksul türküler bitsin diyorum Sana hicret ettim yılgınlıklardan
Sayfa 25 - İz yayıncılık, ikinci baskı, şiir: KasideKitabı okudu
Ver elini, ver elini, ver elini Gözüm görmesin ölenleri Ver elini Elierin ne kadar da sıcacık İşte ben bütün bunlardan ışık yapacağım Var mı bir diyeceğiniz Yeni doğmuş bebelerden atom yapacağım Bakın görün ki bütün ağaçların kökü ışık olmuş Bakın görün ki bütün yapraklar, dünyadaki bütün yapraklar Gece gündüz balkıyıp durur Yalnız Bengal ormanındakiler değil Karanlığın damarlarına bir kan yürüteceğim Pul pul ışık Pul halkıyacak Karınca ayaklanndan, balinanın çene kemiğinden, Tekmil arıların kanatlarından, Yılanların yalım kırmızımsı dillerinden Çocuklara oyuncak yapacağım Bengal ormanının fili yavrulamış Her biri bir top ikiz ışık Seni gelir uyandırırım, şu bu değil, hayal mayal değil Gelir seni düpedüz uyandırırım Sevgilim değil misin Gözlerine bir top ak bulut sürerim Bir damla Çin seddi yağmuru Işığı şarap yaparız
Emperya Otel
Ben hiç böylesini görmemiştim Vurdun kanıma girdin itirazım var Sımsıcak bir merhaba diyecektim Başımı usulca dizine koyacaktım Dört gün dört gece susacaktım Yağmur sönecekti yanacaktı Sameland seferden dönecekti Duvardaki saat duracaktı Kalbim kendiliğinden duracaktı Ben hiç böylesini görmemiştim Vurdun kanıma girdin itirazım var Emperyal
Sayfa 48
Reklam
yalnız bir pazar sabahı
Herşeyin bir başı birde sonu olsa Gök mavi, dünya'da yuvarlak kalsa Merdiven dayayıp gökkuşağına baksam uzaklara Sana uzanza bir elim hasret yüklü Hasretler gitse sana beni anlatsa diye düşündüm dün geceBugün ise yorgun pazarı ağırlıyor gözlerim Uykusuz geceden kalma alkollü kan dolaşımı Ve biraz baş ağrısı, biraz nikotin yelpazesi Dışarıda ise yıldız yağmuru misali lapa lapa kar fırtınası...Sen ise dünyanın bir diğer ucunda ezan sesiyle uyanıyorsun Hasretlerimiz okyanusları aşmış ve sevgimiz fotosentez girişiminde Uykusuz gecelerde gözlerimiz yarı kapalı sabahı beklerken Sevdalarımız ise çocuksu hayaller peşindeVazgeçilmez özlemimsin bu pazar sabahı Yalnız ve soğuk bir geceden sonra. Dışarıya bakıyorum göz kamaştıran aydınlığa sensiz Dışarıda ise yıldız yağmuru misali lapa lapa kar fırtınası sessiz... Devrim Ülgü
663 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.