Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Küçük İskender
Küçük İskender
Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs Sana bugün bir mektup yazdım: En çok En çok güllerden sözettim
BİR KADININ SOL YANI Rosida, kendisini ay ışığının aydınlattığı bir gecenin karanlığında yürürken görüyordu.Sokak lambasının yansıttığı bir gölge aniden gözlerinde belirip kayboldu .Hızlı bir refleksle etrafını gözleri ile korku içinde ve uzun uzun süzdü.Kalp atışlarının yükseldiğini göğüsünde hissetti.Sokağın dökük ,çatlak duvarında
Reklam
Paydostan sonra gişeye önemli bir mektup getiren biri gibi: Gişe çoktan kapalıdır. Yaklaşan bir sel felaketi karşısında kenti uyarmak isteyen biri gibi:
Dünyanın Yıkımı
"Her şeylerin başıboş olacağı, oğulların babalara el kaldıracakları, kadınların kocalarına düzen kuracakları, kocaların karılarını mahkemeye verecekleri, efendilerin uşaklarına insanlık dışı davranacakları, uşaklarınsa efendilerine boyun eğmeyecekleri an geldi," diyordu Jorge şimdi. "Yaşlılara saygı kalmayacak, gençler yönetimi
Sayfa 556 - Can Sanat Yayınları, 36. baskı, Çev. Şadan KaradenizKitabı okudu
KANA BOYANAN AK SAKAL / Hz. Osman...
O gün Hazret-i Osman oruçlu... Odasında Kur'ân okuyor. Bizzat, itina ve ihtiramların en titiziyle cemettiği, yekpâreleştirdiği ve müminlerin sadık ellerine teslim ettiği Kur'ân... Yanında da, vefalı zevcesi Nâile... Dışarıda ok yağmuru fırtına hâlinde... Kapıdaki koruyuculardan Hazret-i Hasan ve İbn-i Talha, atılan oklardan yaralı...
Emperyal Oteli
ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört gece susacaktım yağmur sönecekti yanacaktı sameland seferden dönecekti duvardaki saat duracaktı kalbim kendiliğinden duracaktı ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var
Reklam
Midnight in 1k | Aralık Ayı Hikâye Yazma Etkinliği
Her gün yaptığım gibi yine gecenin bir yarısında dışarı çıktım. Gidiyorum, gidiyorum ama yolculuk nereye? Gecenin sonuna mı? Yok yahu. Celine gitti oraya. Keyfini bozmayayım şimdi onun. Kaldırım taşlarına bakıyorum, onlar da bana bakıyor. Bunlar bari anlasın halimden diyorum, ama tık yok. Sadece üzerlerine düşen yağmuru umursar bu düzenbazlar.
Şefkat ve Merhamet Çanakkale Savaşı'nda batan gemilerden birinden yaralı olarak denize düşen bir düşman subayı anlatıyor . " Top başında bekliyordum . Her an bir merminin başıma düşmesi mümkündü . Derken birdenbire müthiş bir patlama oldu. Yere kapandım , sonra dehşetli bir sarsıntı ile havaya fırladım ve kendimi boğazın buz gibi sularında buldum . Mayına çarpmıştık, gemimiz batıyordu . Artık hiçbir şey yapılamazdı. Yüzerek kurtulmaktan başka çare yoktu . Sahil yakındı fakat sağ bacağımdan yaralanmış olduğumu ve müthiş ıstırap verdiğini hissetmeye başladım. Buna rağmen sahile yüzmeye çalıştım . Karaya ayak atmak üzere iken pantolonum kan içinde idi . Halsiz ve bitkindim. Tüfeğine süngüsünü takmış bir Türk neferinin bana koşarak geldiğini gördüm . Sudan yüzüp kurtulmuştum ama bu süngüden kurtulamayacağımı ,biraz sonra göğsüme saplanan süngünün sırtımdan çıkacağını peşin kabul ederek gözümü yumdum ve akıbetimi beklemeye başladım . Türk askeri yanıma yaklaştı ,yere diz çöktü ,cebinden çıkardığı sargı bezi ile yaramı sardı. Kaputunu çıkardı ,titreyen ıslak vücudumu örttü . Mermi yağmuru altında koluma girdi . Yavaş yavaş geriye doğru yürüdük. Türkler siperlerinde bana sıcak bir çay ikram ettiler . Kendime geldim ."
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
224 syf.
·
Puan vermedi
Teslimiyetin ne demek olduğunu anlatan kitap
Züleyha, ince bir bakışla cariyelerine buyurdu, söyleyin gelsin içeri gönderin. Hangi bahçeden geldiği belirsiz bir koku. Bir ışık yağmuru, bir esinti bir duruş sadece, Yûsuf odaya girmişti, sadece bu. Mısırlı kadınlar siyah geceye ay doğmuş gibi aniden, aniden bir el dokunmuş gibi başlarını kaldırdılar. Bir suret ki manasından önce. Hepsi hayret makamında, o denli kendinden geçmiş. Bu bir insan olamaz, bu öteden gelmiş bir melek. Gözleri Yûsufta elleri portakalı soymaya devamla bakakaldılar. Kuşkusuz aşk sirayet ediciydi. Şimdi hepsinin yüreğinin attığı yerde, şimdi hepsi birer Züleyha. Sonunda hepsinin elleri kesildi. Ne bir acı, ne bir çığlık, ne bir ünlem! Sadece birkaç damla kan. Hepsi kendi ellerinden kendi elleriyle akıttıkları kanla lekelerken eteklerini, dediler ki ya Züleyha, sen haklıymışsın bağışla bizi. Bu ki yaratılmışların en güzeli... Züleyha oturduğu yerden doğruldu usulca, dedi, siz ellerinizi doğradınız, ben yüreğimi doğradım. Bir kere gördünüz siz, ben yıllardır bu güzellikle sınanmaktayım.
Yûsuf ile Züleyha
Yûsuf ile ZüleyhaNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202114,8bin okunma
663 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.