Gerçeği aramak her zaman meşrudur
ama asla gerçekle yetinmemek gerekir. Rabelais’den biliyoruz
ki “Vicdansız bilim ruhun harabesidir.” Bilimler gerçeğin
kendisi değildir (sadece bilgidir ve sahip olduğumuz
bilgiler her zaman eksik ve izafidir) ve bilimcilik de bilim
değildir: Bu, bilimin her şeye yetmesini ve özellikle de ahlakın
yerini almasını isteyen bir ideolojidir (ve bu haliyle hiç
de bilimsel değildir). Bilimciliğe karşı çıkmak bilime karşı
çıkmak değildir; bilimi kullanarak aldatmaya direnmektir.
Teknokratizme karşı çıkmak tekniği suçlamak değildir; kendini
tekniğin ellerine bırakmaya razı olmamaktır.
Aynı şey ekonomi için de geçerli. Bilimlerin ahlakı olmaz,
hele tekniğin hiç olmaz. Peki hem bir teknik hem de bir bilim
olan ekonominin nasıl ahlakı olabilir ki o zaman?