"İstanbul hâlâ güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
İstanbul hâlâ sevimli mi sevimli
ve hâlâ bir tomucuk tadında..."
Her 17 Ağustosta söyleyecek ne varsa söylendi. Hatırlatıldı, unutmadık dendi. Elde var olan sadece depremzedelerin kaybettikleri sevgililerin doldurulmaz boşluğu. Kör kuyulara değil kara deliklere sesleniyoruz. Burada kimse yok...
gözbebeklerimiz...
avuçlarımızda tuttuğumuz gökyüzüne kanıyor,
zincire vurmuşlar beyazı,
nasıl da mutlu kokuşmuş kara gölgeler...
vicdanlar alev alev yanıyor.
Türk tipi motivasyon: Bu mal yapıyorsa bende yaparım.
Türk tipi empati: Aynı şeyi senin anana bacına yapsalar iyi mi?
Türk tipi sosyoloji: Elalem ne der?
Türk tipi felsefe: Çok düşünme, kafayı yersin.
Türk tipi sevgi: Ya benimsin ya kara toprağın.
Türk tipi adalet: Allah'ından bul.
Zaman zaman kitap önerisi isteyen arkadaşlarım oluyor. Ben de refleks olarak hemen 1K'de okuduğum kitaplara göz atıyorum uzun uzun. Bir süre sonra yorucu ve zaman alıcı olan bu duruma karşı "ne yapmalı" düşüncesiyle bir süredir aklımda olan bu listeyi yapmaya karar verdim. Şimdiye dek okumuş olduğum 370 kitap içinden benim için