Yüreğimde soğuk, sert bir nefret çekirdeği büyüyordu, tıpkı kara bir kömür parçasının içindeki elmas gibi.
Sayfa 221Kitabı okudu
KARA ELMAS YÜREĞİMIZDE
Hapsolduk bu bedende
Kalbin kapı ardında alevli kaoslar...
İçimizi parçalayan hayaller, aşklar
Bunu gözyaşları bile söndüremedi...
Dualarda mecal kalmadı artık
Rüyalarda yaşadık ne yaşayacaksak
Gerçeğe kaderimiz uyuşmadı
Evvela ikimizde öldük belki dirilecektik hiç nasibimiz olmayan kişilerde...
Hapsolduk birbirimizin ümitsizliklerine
Ağladık, yalvardık, güçten ve kuvvetten olduk
Millet paşa paşa mutlu olurken
Zehir zümbelek bir hayatın ucunda yaşamaya çalıştık
Ne mutlu kavuşmakta harammış...
AYKUT BARIŞ ÇELİK
Yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
Kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
Günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler dost
Yalanlara artık sabrım yok....................
Ulu Mevlâna'nın anahtar hikâyesini bilir misiniz? Dün gece rüyamda aynısını görmek nasiboldu. Her yer bembeyazdı, kar beyazı, bu karın beyazı. Birden göğsümün üzerinde soğuk, buz gibi soğuk, keskin bir ağrıyla uyandım. Kalbimin üzerinde bir kar topu var sandım, buz topu sandım, billur bir top sandım, değilmiş: Kalbimin üzerinde şair
Sayfa 310Kitabı okudu
- Elmas gelini çok özledim, tulumba.
- O da seni özlemiş, Dirmit kız.
- Kime söylemiş?
- İnce ince yağan kara söylemiş.
Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere karşı birlikte savaştığımız Sudan halkı, yıl sonra yine küresel saldırının hedefindeydi...
Biri "coğrafyanın laneti bu!" demişti. Sudan, Afrika boynuzunun en kıymetli ülkesiydi.. Kara elmas dışında uranyum, elmas ve diğer madenlerle süslenmişti.. O zaman güneyi kuzeyine, doğusu batısına düşman edilirdi.. Ne de olsa "Bir damla petrol bir damla kandan değerliydi."
