Yirmi altı yaşında ölmüş yazar. Ama öyle böyle ölmemiş; ölümün her aşamasını sindire sindire, hissede hissede, can çekişerek, yaşayarak, öyle aramızdan ayrılmış. Haliyle öykülerinde de sadece yaşadığı yıkım var. Çığlıkları kelimelerin içinden fışkırıyor adeta. İnsanlığın imdat çığlıkları... Havada asılı kalacağını ve aynı masada oturduğu
Birçok şey hakkında ders veren; dostluğu, sevgiyi, birlik olmayı, masumiyeti anlatan masal tadında bir kitaptı.
Küçük Prens kitabını okuyup sevdiyseniz bu kitabı da seversiniz diye düşünüyorum.
Bazen çocuk gibi hissetmek her insana iyi gelir sanırım :)
.
.
" -Karahindiba: Aşk ne demek Rüzgar?
-Rüzgar: Bir gülümsemeyle güneşin doğması demektir Karahindiba."
* * *
"Bazen Dünya'da görevimi yaparken kendimi yardım çığlığı kimse tarafından duyulmayan, korumaya değer görülmeyen ve herkesin kolayca ayakları altında ezebileceği bi karahindiba gibi hissediyorum."
* * *
"Anlamadığını sevemezsin, sevemediğinden korkarsın, korktuğunla da savaşırsın.. Söylesene, bu dünyaya bir savaş daha ekleyerek nasıl barışı getireceksin?"