Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zeynep

Zeynep
@karaltindahuzun
185 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
Ahlâk Baskıyla Değiştirilemez
Her millet, kendi kültür müesseseleri ile yaşar, ayakta durur. Kültür unsurları, dışarıdan kaba-saba alınıp bir millete aşılanmak istenirse büyük buhranlar, karışıklıklar ve çözülmeler ortaya çıkar. Nispeten maddî olan teknolojinin bile tam mânâsıyla ve birdenbire bir başka millete nakli mümkün olamıyor. Bir milletin kendi ahlâkını bırakıp, yabancı bir ahlâkı alması ve sindirmesi ise uzun asırları gerektirir. Sonunda yine de tam bir sonuç alınamaz, eskinin izleri silinemez. Hele hele bırakılmak istenen, alınmak üzere zorlanandan çok daha mükemmel ise, o zaman millet vicdanında büyük yaralar açılır; buhranlar, çatışmalar, çekişmeler, iç mücadeleler başgösterir; millî bünye, birlik ve beraberlik zedelenir.
Reklam
Gün gelip bu Avrupa kiliseyi bıraksa bile, yine kendisi için bir duvar örer ve duvarın dışındakileri adam yerine koymaz... Bu hastalık bir kere bu toprağa yapışmıştır. Onların dönüp dolaşıp yapışacakları medeniyet, büyük sütunlar medeniyeti, ruhsuz kuvvet Roma’dır. Halbuki Roma artık battığı kan denizinde terk edilmesi gereken bir medeniyettir. Artık İslam güneşi doğmuştur.
Kanaat duygusu bizi daha fazlasını istemekten alıkoyar. Böylece sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin bize sahip olmasını engeller. 'Ne mutlu o kimseye ki, hiçbir şeye sahip olmamıştır ve hiçbir şey tarafından sahip olunmamıştır.'

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kanaat Ruhu Güzelleştirir
Hikmet ehlinden birine, 'Niçin gamlanmıyorsun?' diye sorulduğunda şöyle demiş: 'Çünkü yitirdiğimde beni gamlandıracak bir şey edinmedim.'
Ciddi zorlanma dönemleri aslında hayatta en çok öğrendiğimiz dönemlerdir, bugün ve gelecek için fener mahiyetindedirler. O yüzden 'Hak şerleri hayreyler' diyebilmemiz gerek, bazen bize ulaşan belalar, tekâmül yolculuğunda birer sıçrama tahtasıdır. Onlara basmakla daha ileriye sıçrarız.
Reklam
Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacağına.
İçimizde korkunun tohumları da durur, merhamet, aşk ve nezaketin tohumları da. Hangisine su verirsek o büyür. Neyin yeşereceği bizim seçimimiz. O halde dostum, bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacağına. Bırak, kendin olduğun için sevmesinler seni, başkası olduğun için alkışlayacaklarına.
Elinizde bulunan mallardan ihtiyaç sahiplerine verin. Kapınıza gelen dilencileri boş göndermeyin. Gücünüz yettiği kadar az veya çok bir şeyler vermeye gayret edin. Allah nasıl verdi ise, siz de öyle yapın. O'nun verdiği gibi verin.
Tarih: miladi 1150...
Ortalık riyakârla doldu. Nifak işleri bol, kimsenin işi içine uygun olmuyor. Özü ve sözü bir olan kalmadı. Ne olacak halimiz?.. Mallar haksız yere alınıyor. Namaz kılan çok, hakikisi yok...Hacı desinler diye Kâbe'ye gidiyor. Hareketleri niyetine göre olduğu için fayda bulamıyor. Şu devrin insanları için en ince iş, halkın peşinde koşmak oldu. Halik gözlerinde yok. O'nun sevgisi ruhlarından silindi.
Ölümü ve sonrasını düşünün. Yaratıcı'yı ve O'nun karşısında hesap vermeyi hatırlayın. Hatalarınız çıkınca O size nasıl bakar ve siz O'na hangi yüzle bakarsınız? İşte bu güç durumu düşünün. Ayık olun, bu uyku ne zamana dek devam edecek?.. Bu bilgisizlik ve bâtıl içindeki tereddüt ne zamana kadar sürecek?.. Nefsin arzularına ne zamana kadar uyacaksınız?..
Kolaylık karşınıza çıkınca şükre koşuşun. Sert bir işe çarpılınca, hatalarınızı hatırlayın ve istiğfar edin. Nefsinizi hesaba çekin. Allah hiçbir zaman kullarına zulmetmez.
Reklam
Kalbinizdeki karartı beni hayrete düşürüyor. Aranızdan itimat çıkmış. Birbirinize karşı itimat etmez olmuşsunuz. Birbirinize acımıyorsunuz. İlâhî emirler size emanet olarak bırakılmış; halbuki siz onu bir yana atmışsınız.
Ey evlâd! Eline gelen nasibi hırsla alma, sakin olarak al. Yemeğini mahzun olarak yiyen iyidir. Şen ve şatır olarak sofrasına kurulan pek iyi değildir; Mevlâ'sını unutmuşa benzer. Eline lokma aldığın zaman, kalbini Hakk'a ver. Bu halle yediğin sana nur olur. Şer varsa sana dokunmaz. Bir ilaç hekimin tavsiyesi ile alınırsa zararı yoktur. Kendi keyfine göre alırsan sonu bilinmez. Zararı birden gelir, seni tutar. Çarpılmışa dönersin.
"İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan evladır." -Dostoyevski
İnsan, 'yüreğinin götürdüğü yere' gittikçe dış baskılardan özgürleşir. Sadece onaylanma için yaşayan kişiler, bir süre sonra hayır diyemez ve kendi düşüncelerini özgürce ifade edemez hale gelirler. O halde kendi ruhumuzun seslerini bastırmadan, kendi heves ve beklentilerimizin , umut ve düşüncelerimizin sesini tümden kısmadan yaşamaya gayret etmeliyiz. Başka insanların seslerini içimize almanın, bir somunu bölüşmenin, insan ve tabiatla hemahenk olmanın hazzını da yaşayarak.
"Ortalığı ayağımızla ezip geçeceğimiz bollukta beyaz somun ekmek kapladığında ve süt içinde boğulduğumuzda hiç de mutlu olamayacağız. Oysa son lokmamızı paylaşabilsek hemen mutlu olabiliriz!" diye yazar Alexander Soljenitsin.
636 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.