Bilimkurgunun atası, türü adını altın harflerle yazdırmış en büyük yazarlardan. Edebiyatı şekillendiren eserleri ve düşünceleri ile adeta zamanın ötesinden gelen bir yazar. Zaman makinesinde bizi aydınlık umutlarımız ile en karanlık korkularımızın yanyana yattığı yere doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkartıyor:Geleceğe...
Zaman makinesi, geleceğe gidebilmek için harcanan mücadeleden, saplantılı bir endişeyle kaçıp kurtulma çabası.
İthaki yayınlarından okuduğum bu kitap geniş bir önsözüyle kitaba başlıyor oradan kitap içine alıyor sizi diyebilirim kitaba dair bir ön hazırlık gibi.
Zamanda yolculuk, yıllardır insanlığın aklında olan düşünce.
Okurken bir an böyle bir şey olur mu?Gelecek gerçekten böyle bir şey mi diye düşünmeden edemedim ve içimi bir kopukluk bir korku hissetmedim değil.
Çok uzak bir gelecek ve iki insan türü,
biri yer altında vahşileşmiş insan eti yiyen karanlıklar içinde kalmış ve güneş ışığından nefret eden bir ırk. Diğeri ise tembellikten, birbirine benzerlikten, herşeyi hemen tüketmekten, zekâ denilen şey nedir kullanmamaktan konforlarından asla vazgeçmediklerinden tek yaptıkları eğlenceli bir saat vakit geçirip bunu da hemen tüketip sonra karınlarını sadece meyve ile doyurdukları, kıyafetleri oturmaları kalkmaları bir insan grubu.
Ve bunlara iki insan türüne bire bir şahit olan Zaman Yolcumuz.