Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Merdümgiriz

Merdümgiriz
@kardide
Beni anlamalısın... Çünkü ben kitap değilim; çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz. Yaşarken anlaşılmaya mecburum. Oğuz Atay
Küçük Esnaf
Uludağ Üniversitesi
Bursa
Simeranya, 31 Aralık 1994
578 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
...Enayinin dediğine bakılırsa dayısı fabrika sahibine," Ben 6 saat çalışıp imal yapınca insan gibi yaşıyordum O yüzden senin fabrikanda da 6 saat çalışıp insan gibi yaşama niyetindeyim" deyince hayırsever Fabrikatör bunu bir şartla kabul etmiş ve dayıya, "Elbette 6 saat çalıştıktan sonra ücretini tamamıyla alır ve evine gidersin;ama sen gittikten sonra bir 6 saat bedava çalışacak birini bulursan" demişti. İşte bedava çalışan kişiye ancak köle denirdi. Dolayısıyla günde 12 saat çalışan dayı ilk 6 saat hür, ikinci 6 saat köle olmuştu. Hatta ve hatta, 2 Asır evvelki, kölelerini yedirip içirip giydiren köle sahipleri daha da insaflı sayılırlardı. Şimdikiler tasarruf için bunu da yapmıyorlar. "Git 6 saat yemen içmen giymen için çalış, sonra gel fabrikama ve bana 6 saat boyunca kölelik et!" diyorlardı. Kısacası Kadim efendilerin köleler üzerinde mülkiyet, şimdikilerin ise zilyetlik hakkı vardı.
Reklam
"Kadınlar kavga etmezdi ama bütün kavgalar kadınlar içindi, medeniyeti kadınlar kurmamıştı ama medeniyet kadınlar için kurulmuştu. Kısacası zaten mankafa olan erkek tâifesi, cins-i latifi görür görmez daha da bir delirdiği için, onu elde etmek gayesiyle gece gündüz demeden didinip yırtınarak icatlar yapmış, ayağına üşenmeyip keşif seyahatlerine çıkmış, sırf onları tavlamak için kendini paralayıp cilt cilt kitaplar yazmıştı. Hanım kısmı erkeği, zavallının kalbine aşk okunu sokup gebe bırakır, sonra da ona dokuz doğurturdu...''
Bu hayat bana, insanların gülemediği için ağladığını, Susamadığı için konuştuğunu, Ölemediği için yaşadığını öğretti Bob Marley Bu sözün hayatta başrolünü yüklenebilecek kadar acı çekmiş insanlardan biri Fugui... Zira bu dünyaya gelmek ve sonrasında toprağın bağrına dönmek kolay. Zor olan ikisinin arasındaki hayata tutunabilmeyi başarmak. Yaşamak için elinizdeki sebeplerin, sevdiklerinizin bir bir sizi terketmesi... Bütün hepsinin acısıyla yüreğinizin kavrulması... Sahi Fugui sen niçin ölmedin? Yoksa gerçekten söylediğin gibi bu Tanrının bir lanetimiydi? Yaşarken ölmeyi mi öğretti sana? Varlıklarına şükredeceğimiz insanlara geç kalmayalım. Zira hiçbirimiz ne kadar vaktimiz kaldığını bilmiyoruz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İnsanların unutmaması gereken dört kural vardır:Yanlış söz söyleme, yanlış yatakta uyuma, yanlış eşikten girme, elini yanlış cebe atma"
Sayfa 143Kitabı okudu
Takvim, canlıların celladı olan zamanı kavrayabilmenin yegane aracıdır. Aynı zamanda bütünüyle tanrısal düzeni işaret eder
Reklam
,Delilere sır konusunda güvenilmeyeceğini sananlar çok yanılırlar.Bir deli değer görürse tüm sırları saklayabilir, çünkü deli, kara kutunun içini, onu hiç açmadan da görebilir.
Küçükken anneannem bana, sonsuz zaman algısından bahseden bir masal anlatmıştı: Çocuklar zamanı algılayamadıkları yaşlarda, tüm evrene hakim olan o tanrısal sonsuzluğu hissedebilirlermiş. Bu onları huzurlu ve korkusuz yaparmış.Zamanı algılayamadıkları için zamanın geçişini de fark etmez ve kendilerini ölümsüz bilirlermiş. "Sen" demişti, "Şimdi o sınırsız algısının büyüsündesin; zamanın geçip gittiğini farkettiğin an büyüyeceksin..." Anneannemin bana korkunç bir masal anlattığını çok sonra fark ettim.Bana korkunç bir ölüm masalı anlattığını... bir gün zamanı algılamak ölümü de algılamak olacaktı. Doğduğumuz andan itibaren yarıştığımız, savaştığımız ve sonunda mutlaka yenildiğimiz zaman! Bizden önce de, bizden sonra da var olan, biz varken varlığıyla bizi kavuran, içinde şuursuzca can çekiştiğimiz kadim kavram...
Hayat, İnsanlar ve Özgürlük
"Gökyüzüne hiç bakmayan veya nadiren bakan bir insan yön duygusunu kaybeder. Bu resim olmaksızın o dünyanın tüm hikmetine kaynaklık eden bakış açısından mahrum kalır. İnsanın kendi büyüklüğünü ve kendi küçüklüğünü, bunların hiçbirini unutmaksızın takdir edebilmesi ancak bu semavi bakış açısı ile mümkündür. " " Romeo ile Juliet, Tristan ile Isolde, Ömer ile Merima, Leyla ile Mecnun, hepsi birbirine aşıktır. Biz de onları severiz. Biz onları, birbirlerini sevdikleri için severiz onları tanıma sak da severiz onları. Bundan çıkan netice şudur; Aslında biz onları sevmeyiz, biz sevgiyi severiz."
Sayfa 43 - Klasik yayınlarıKitabı okudu
Amerika'nın Emperyalist Müdahaleleri
Doların üstünde "Biz Tanrı'ya inanırız" yazmaktadır. Şüphesiz bu tanrı, Amerika' nın Filipinler'de 220 bin, Kore'de 4 milyon, Vietnam'da 6 milyon kişinin ölmesine, Latin Amerika'nın damarlarını kesmeye izin veren bir Tanrıdır;Kızılderilileri, zencileri, Latinoları, Türkleri ve Arapları Anglo-Saksonların keyfi için yaratmıştır. Amerikalılara göre bu "aşikar yazgı", "takdir-i ilahi" "belirlenmiş bir kader" ;"manifest destiny" dir. (!)
Geri174
1.119 öğeden 1.111 ile 1.119 arasındakiler gösteriliyor.