Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
123 syf.
9/10 puan verdi
Dili yasaklamak insanlık suçudur. İnsanı anadilinden koparmak vahşettir. Bir insanı kendi dilinden koparmak, insanın ruhunu, kişiliğini zedeliyor, gelişimini engelliyor. Bence bu Kürtçe yasağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yanlışlarından biriydi. " Mehmed Uzun Dünyanın kaç yerinde insanların anadili yasaklanmış, sırf dillerinden dolayı
Dengbêjlerim
DengbêjlerimMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20201,712 okunma
Kaset
Tanıdığın kimseye benzemem üzgünüm, alışamadıysan burdan uzaklaş.
Reklam
Yaşayanlar burda mı?
Şimdiki nesil, internet yavaşlayınca intihara kalkışıyor. Biz iyi sabırlıymışız.😁 Şu acıya yürek dayanamaz.😂 Bir de kaset emanetse, seyret paniği korkuyu..🤣🤣
Mojir
“1989 mayıslarında 8-9 yaşlarındaydım, dedem kanser hastasıydı. Güçsüzdü, hastalık tam olarak onu ele geçirmiş sayılırdı. Çocuktum ve ölümler benim için trajik bir anlam ifade etmezdi. Ablamla güzel bir fikir aklımıza geldi. Dedem Mucir Duası'nı okurken arkadan sessizce ona yaklaştık ve eski kaset ile sesini kaydettik. Üstelik boş kaset bulamadığımız için kardeşimizin kasetini çalmıştık! O tarihten 2 ay sonra dedem vefat etti. Kaydettiğimiz sesi sonrasında söylediğim şarkıya eklemek istedim. Böylece dedem ile sonradan bir şarkıda yer alma fırsatım oldu.” Mohsen Namjoo youtu.be/Sxv9UPiTQwQ
Lise Yılları, Yarım Simit, Yarım Kalan Namaz...
Sabah ofise gelince çalışan arkadaşlarımızın birisinin masasındaki yarım simidi görünce aklıma geldi lise anıları. Yarım simitle lise anısı mı olurmuş demeyin ha, nele neler. Anlatayım efendim. 1990’lı yılların ilk yarısına denk gelir benim lisede okuduğum yıllar. ( O zaman doğan çocuklar şimdi otuzuna gidiyor ya, amanın! ) Ordu’da Teknik
Gençlik, Anılar, Dayak...
Biraz kafamızı dağıtalım mi? Gündem karışık, insanlar stresli, ekonomi.... seçimler...vatan haini!... “şu”cu-“bu”cu... ohooo say say bitmez! İşte bunlardan sebep, nasılsa iş olacağına varır deyip olacağına varmışlardan söz edelim biraz. Son zamanlarda çok güzel öykü denemeleri okuduk sitede ya hep hüzünlendik, bakalım gülümseyebilecek miyiz? Siz
Reklam
Kalbimdeki sızıyı, mânasız bir şiirle doldurmaya çalışıyorum yine.. Bir köşede eski bir kaset, Diğer yanda Nazım.. Ah söyleyin, şu garip halime ne lazım? Nur
NİSAN AYI KİTAP ÇEKLİŞİNİN KAZANANLARI !!! ÇEKİLİŞİMİZ SONUÇLANMIŞTIR. KAZANAN HERKESE TEBRİKLER. KİTAP BAĞIŞÇILARIMIZIN YÜREĞİNE SAĞLIK. DAHA GÜZEL ÇEKİLİŞLERDE BULUŞMAK ÜZERE :))) Öncelikle bu çekilişe bağışladığı kitaplarla, emekleriyle, paylaşımlarıyla katkıda bulunan herkese çok teşekkür ederim. Değerli katılımlarından dolayı
“Taçsız-Tahtsız Kraliçe/ Eyşe Şan”
... Yine hüznü kırk doğuran bir kadın, bir sürgün, hiç geri dönülemeyen bir şehir, kucaklanamayan bir anne ve kanser.. “Diyorum ya hayat güzel, kadınlar çirkin.” ... Saçı, makyajı , kıyafetiyle ünlenmeye çalışan kadınları değil, erkek zihniyetine karşı boyun eğmeyen , kötülük içinde filizlenerek baş kaldıran kadınları örnek alın, sevin.. Eyşe
Reklam
Gişe Fiyaskosu Bir Film: Esaretin Bedeli
Sene 1994.. Esaretin Bedeli ilk kez Amerikan sinemalarında vizyona girer. Ve haftalarca gişe hasılatında başarısız olup zarar ederek, vizyondan kaldırılır.. Aynı sene 7 dalda Oscar adaylığına başvurur ve tabi ki eli boş döner. Filmin tutacağına son derece emin olan yapımcılar bu başarısızlığa bir anlam veremez. Dev bir hayal kırıklığı ile şaşkınlık arasında kalakalırlar. Sene 1995.. Evde video kaset dönemi dünyayı kasırga misali sarsmaya başlar.. Video satan mağazalar ardı ardına açılırken sinema sektöründe tam bir talep patlaması yaşanır. Günün birinde, video kaset satan dükkanlarını sıklıkla ziyaret eden ve düzenli film satın alan sinema severlerden birinin dikkatini arka raflardan bir film çeker. Film kıyıda köşede öylece unutulmuş ve dükkan sahibi tarafından bugüne dek müşterilerine hiç önerilmemiştir. Yeniliklere son derece açık bu sinema sever tesadüfen rastladığı "Shawshank Redemption" isimli bu nasıl olduğu belirsiz filmi satın alır ve izler. Filmden öylesine etkilenir ki defalarca yeniden izleyip, çevresine büyük bir tutkuyla önermeye başlar. Sonrasında neler mi olur? Pınar Özkent'in kaleme aldığı yazının devamı için buyrun: haddinias.net/post/gi%C5%9Fe-...
158 syf.
·
Puan vermedi
Sır Hikâyelerinin Kenti
Yazar; ince damarlarınızla ara sokaklarını, kalın damarlarınızla caddelerini, kalbinizle meydanını olmak üzere Sur Kenti'ni sizin içinizde kuruyor. Bütün sırlar sizin damarlarınızdan geçiyor. Kitabın sayfaları içinizdeki kentin üzerine tutulmuş bir merceğe benziyor. Bazı cümlelerden dürbün yapıyorsunuz kentin ahvalini izliyorsunuz uzaktan. Evet kent içinizde ama yine de uzaktan izliyorsunuz işte. Bazı cümleler kaset ya da plak oluveriyor, yerleştiriyorsunuz gönlünüze kenti dinliyorsunuz. Bazen duvar oluyor cümleler karşısında kalakalıyorsunuz. Çift kanatlı kapı oluyorlar açmadan ilerleyemiyorsunuz. Bazen yol oluyor cümleler, yeri geliyor aheste aheste yürüyorsunuz yeri geliyor ardınıza bakmadan koşuyorsunuz. Nefes nefese kalıyorsunuz hâliyle. Ama mağdur etmiyor yazar sizi. Sayfaların arasına sözcüklerden hamak kurup uzanıyor ve dinleniyorsunuz. Sadece uzun menzilli bir silah yapamıyorsunuz sözcüklerden. Muhyettin'in idam edildiği urgana atış yapıp kurtaramıyorsunuz onu. Kitap bitiyor, kendinizi bir dağ başında bırakılmış hissediyorsunuz. Dağdan inmeyi başarabildiğinizde zar zor adapte olup başlayabiliyorsunuz gündelik hayatınıza. Âdem'e kelimeleri öğreten yaratana şükürler olsun.
Sur Kenti Hikayeleri
Sur Kenti HikayeleriAli Ayçil · Dergah Yayınları · 20181,146 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.