İN - Baykal Kaseti Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar
Dün okumuş olduğum bu kitapta fetö'nün işleyiş şekline yönelik bilgiler ağırlıktaydı. Sınav sorularının çalınıp kendi mensuplarına verilişi. İstemedikleri komutanların terfilerini engellemek amacıyla uydurulan, konulan deliller. Emniyet mensuplarının
Çok güzel bir kitap önerisiyle geldimm
Freıda Mcfadden kaleminden okuduğum ilk kitap oldu "Sakın Yalan Söyleme"
Gerilim ve gizem okumayı çook severim bu kitabı da büyük bir merakla okudum. Gericiliğine, gizemine ve karanlık atmosferine bayıldımm geçtiği yer, konusu ve sonuyla biraz Taş Kağıt Makasa da benzettim bu kitabı sevdiyseniz eminim onuda seversiniz
Ara ara kayıp doktorun geçmişine gitmek ve onun ağzından okumak hem de hastaların kaset dökümlerini dinlemek çok iyiydi okurken asla kafanız karışmıyor yazar hikayeyi çok güzel kurgulamış ama o son kaset neydi öylee muhteşem bir ters köşe yedim
Yazarın Hizmetçi
Hizmetçi serisini de tamamlanınca okuyacağım onu da çok merak ediyorumm
Eğer psikolojik gerilim okumayı seviyorsanız kesinlikle öneririm mutlaka okuyun ! Gece okumanızı tavsiye etmem yoksa uyumayabilirsiniz
1980 sonrasında, darbecilerin arka bahçesi ve destekçilerince iddia edilen özgür ve liberal yaşam biçimi, o kısa zaman dilimi içinde şiiri de metalaştırmaya başladı. Taştan yağ çıkarmayı bilen kapitalizm ve medya, şiir ve şairden bir rant sağlamanın yolunu buldu. Televizyonlar, radyolar, reklam magazinleri, gazeteler boy boy resimler ve albenili sunumlarla şair ve şiirleri pazarladılar. Müzik eşliginde şiir dinletileri, şiir klipleri, şiir kaset ve CD'leri, şiir saatleri gibi- şiire ve şaire yakışmayan- uygulamalar, metalaşma ve metalaştırma sürecini hızlandırdı. Buna bir'meta furyası’ desek yanlış olmaz, üstelik 1980 öncesinde edebiyat, şiir ya da sanatin hiçbir dalında, hiçbir ölçüde görülmemiş türden... Böyle olunca da, binlerce kötü şiir ortalığı kaplamış oldu. Az okunan iyi şiire, en azından o süreç içinde, yaşamını marjinal olarak sürdürme seçeneği kaldı. (Zaten iyi şiir, 'toplumsal bellek ve zaman'la yerini bulan ve bir kenarda elmas gibi bekleyen şiir degil midir?)
Sayfa 24 - 12 Eylül ve ‘80’ Sonrası ŞiirKitabı okudu
Kalbim çok ve yanlış sevmelerin sularından gelme.
Susmuş gözlerinden değip durur ellerime geçen keder.
Öylesine aşina, öylesine yabancı.
Genişlemiş giysilerinden giyin dünyayı gövdene,bedenimden kayıp gitsin yeryüzü.
Buzlu neşene göm günahların lekesini.
En çıplak günahlarından asılır ellerim çarmıhına.
Kalbim şiirdir,gözlerin hapishane.
Bir vebali şiirle yıkamaktır senin adın..
Değip duran koca bir cihandır içimin tellerinden tenime.
Geçip giden.
Gelip giden.
Yaralı bir ana ninnisinde renklenirim,dursun sevmelerin,
Raflarında nefesim.
Sen şimdi,şiirimde sesim.
Baharına dönüşürken ben kırlangıçların,
Uçan bir çocuk gülüşü durur göğsünde.
Uçarı bir sevda tadı taşır dillerin.
Gamsız,neşesiz.
Telaş etme fakat geçip gidensin bir zamandan sen de.
Nasılsa bir bozuk kaset dünya.
-elamra
Varyuşka sen çayları getir
ben kitaplığın bulunduğu salonda olacağım
uşaklardan biri bana bir meyve sepeti getirecekti
akşam baloya seyis kıyafetinde gideceğim
Rostov’ların kızağını kullanacağım
limonlukta Nataşa beni bekliyor olacak
Tolstoy yaşlanınca sadece İncil’den bir ve aynı
paragrafı okur olmuş diyorlar
Nataşa’ya parlak fosforesan bir şerit hediye edeceğim
bacağına kaset bantı takılmış bir kuş gördüğümü
söyleyince çok şaşıracak
ONA IŞIK KIRILMALARI ÇAĞININ BAŞLADIĞINI
SÖYLEYECEĞİM
bunun farkında olduğunu sırf bu yüzden
Prens Andrey’le değil Pierre’le evleneceğini
bildirecek
benim prezante ettiğim mor janjanlı şeriti
bir işaret olarak algılayamadığını
ancak yine de onu küçük mektup kasasının
içinde muhafaza edeceğini
söyleyecek....................................................