Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Yazarın dilimize çevrilen son eseri olan "Beşinci Senfoni" kesinlikle okuduğuma değdi. Her kitabında farklı bir olay örgüsü sunan yazar, ana konunun arkasında işlediği ve psikolojik olarak konu ile birbirine bağladığı kurgularında okuru şaşırtmaktan büyük keyif alıyor. Tabii ben de o keyiften fazlası ile nasipleniyorum. Her sayfada olay
Öncelikle belirtmeliyim ki kitabın çevrisi oldukça hatalı. Ben de ki eser Pagoda Yayınevinden çıkmış. Kullanılan yabancı kelimeler ve cümleler ile ilgili bilgilendirme yapılmamış...
Kitabın konusu oldukça ürkünç. Sadist bir adam olan Wong Lee, kaçırttığı kadınlara işkence ederek onların filmlerini çekip pazarlayarak hasta ruhunu tatmin etmeye çalışıyor. Kadınlar onun gözünde sadece cinsel tatmin için var olan yaratıklar. Acıma duygusu olmayan, öldürmekten zevk alan bu adamın kurbanları ise genellikle gece kulüplerinde çalışan kızlar oluyor. Dedektifler ise buldukları cesetler karşısında ne yapacaklarını bilmez bir halde ipucu bulmaya çalışıyorlar...
Dedektif Randy Morrison, bu kızların nasıl olup ta bu kadar kolay av olduklarını öğrenmek için onların içinden biri olan Kim Bennett'den yardım talep ederek, katili yakalamak için işbirliği yapmaya başlıyor. Hesap etmedikleri ise, planlarının istedikleri gibi gitmeyeceğidir...
Kim'in özel hayatı ve aile ilişkilerindeki sırlar ise onun bu olaya dahil olduktan sonra yaşayacağı kabusun ön hazırlığıdır...
Katilin, "Ben, her kadını nefesi kesilinceye kadar severim..." Demesi, onun nasıl bir sadist olduğunun bir ipucu...
Avcının av olduğu, dönen kirli ve aşağılayıcı oyunların yer aldığı bu kitapta tempo hiç düşmeden son sayfasına kadar devam ediyor...
Umudun ve aşkın dışında, insana dair her şeyi okumak istiyorsanız, “Gecenin Sonuna Yolculuk” aradığınız kitap olabilir. Kitap yazılmış olalı 85 yıl olmuş. Ama bileseniz ki, kitap değerinden fazla bir şey kaybetmedi, çünkü insanın sadece kabuğu değişti. Kabuğun içindeki tüm çürümüşlük olduğu gibi duruyor. Kitabın yazarı Louise Ferdinand Celine’in
İtalyan yazarın Türkçe'ye çevrilmiş ilk eseri...
Çevrisi hatalarla dolu. Eserin kurgusu ilginç olsa da tekrarlanan cümle o kadar fazla ki, okura kurguya kapılma olanağını vermiyor...
Kitabın konusu ise;
Seatle'de kaçırılan üç çocuktan sağ kalan iki çocuktan biri olan James Sinclair, eşi ve iki çocuğu ile birlikte yaşadığı; yirmi beş yıl sonra en güvenli yer olan evlerinde, hunharca katledilirler. Kaçırılan diğer çocuk John Cameron ise ilk şüpheliler arasındadır. Öldürülen çocuğun abisi Nathan Quinn ise onun suçsuzluğunu kanıtlamak için dedektif Alice Madison ile işbirliği yapmaya karar verir. Aldığı bir zarftan çıkan tarih ile olayların seyri yirmi beş yıl öncesini işaret etse de Nathan buna bir anlam veremez. Yapılan araştırmalar sonuçsuz kaldıkça Alice Madison, Nathan'ın kendisinden sakladığı bir şeylerin olduğundan şüphelenmeye başlar...
Basının olaylara yaklaşımı ve John Cameron'un sırlarla dolu hayatına dair bir bilgi elde edemedikçe Alice Madison ailenin katledildiği evde katilin mutlaka bir DNA veya bir ipucu bıraktığına emin olmakla beraber, araştırmaların sonuçsuz kalması ile en başa dönüyor ve neyi gözden kaçırdığına dair endişelerinin artmasına engel olamıyor, küçücük bir bilgi için neleri göze alacağının muhasebesini yapmaktan çekinmiyordu...
Tüm cinayet masası dedektifleri bu olayla ilgilenirken, Madison ve ortağı Brown'un yaşadıkları bir olay ile bakış açıları değişecek, özellikle Madison'un karar vermesini zorlayacak olaylar zincirine kapılmasına sebep olacaktı...
Of bitti ya şimdi nasıl bekleyeceğim ben diğer kitapları acaip Üzgünüm suan
Son çıkmış kitabımız yalanların iblisi ile kabus iblisinin aşkı ydi. Bazı arkadaşlar düşük değerlendirmis ama ben çok sevdim ya her sayfası çok iyiydi. Arada giren diğer savaşçıların hikayelerini çözmek birazcık zorladı beni sır olsun yenilgi olsun kim kimi istiyor anlayamadım özellikle yenilgi iblisi kaia olmasi gerekiyor diye okumuştum ama burada başka birine benimsin dedi kafam allak bullak oda yedinci kitapta çözülecek eminim.
Neyse kitap yine çok güzeldi gerçekler altında yalanlar öyle şeyler vardı ki ben bile inandım ve inanin bazı yerlerde Scarlete acaip üzüldüm sonrası ise tam bir çıkmaz yok artık diyorsunuz.
Ah amun onu çok merak ediyorum suan öyle bir halde kaldı ki
Neyse uzattım kitap yine benden10/10 aldı diğer kitapları dört beş gözle bekleyen kervana katıldım
460 sayfalık bu eser Grange’ın dahiyane beyninin göstergesi bence. Leyleklerin Uçusu’nda da bu kadar çok etkilenmiştim. Bu kitapta aynı etkiyi bıraktı. Resmen ülke ülke, dağ dağ, sokak sokak gezdik. Dili, akıcılığı ve betimlemeler muazzam . Bu kurguyu yazarken “yaşadın mı be mübarek adam” diyesi geliyor insanın. Öncelikle şunu da belirteyim;
Lizzy Gardner iyi bir aileye sahip, okulda başarılı ve hoş bir genç kızdı. Bir gece erkek arkadaşı Jared ile buluştuktan sonra sırf babası beraber olduklarını görmesin diye evine yürüme mesafesinde Jared'in arabasından inmiş ve korkularıyla yüzleşmek üzere kaçırılmıştı. Lizzy katilin elinden aklı ve katilin bilmediği bir yeteneği yüzünden kaçmayı
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nurhan Işkın-Katilin Özrü adlı kitaba yorumum;
Kitabı ilk gördüğümde muazzam bir kitap olacağından emindim daha sonra kitabı okumaya başladığımda elimden hiç bırakamadım yarım işlerimi tamamlarken bile aklım kitapta kalıyordu kim demiş ki bizim Türk yazarlarımız güzel yazamıyor diye??
Nurhan Işkın kadın polisiye yazar kategorisinde en iyilerinden
