Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Biliyorum, ama bana bu sabah verdiğin gibi bir hediye istiyorum ben şu an. Farklı bir tür inci kolye istiyorum, seni üzerimde istiyorum." Julia'nın o şehvet dolu gözleri buna ne kadar ih- tiyaç duyduğunu gösteriyordu ve bardağı taşıran son damla da bu oldu. Eğer bunu gerçekten istiyorsa ona verecekti, hem kendisinin de ihtiyacı
Sayfa 115
Gizemcilik/Bütün Evrensin Sen/
Mistik bir yaşantı kişinin kendisini Tanrı’yla ya da “dünyanın ruhu” yla birlik halinde hissetmesidir. Birçok din, Tanrı İle yarattıkları arasındaki uçurumu vurgular; oysa gizemci yaşantıda böyle bir uçurum bulunmaz. Gizemcilerin yaşadığı “Tanrı’yla birleşmek, onun birliği içinde erimek” tir. Mesele şu: Alışkanlıkla hep “ben” diye sözünü
Sayfa 156 - Pan Yayıncılık, 36.Basım, Ekim 2013, Türkçesi: Sabir YücesoyKitabı okudu
Reklam
Koza. Onun burada olduğunu hissedebiliyordum, hissetmekten öte biliyordum. Nereden bildiğimi sayfalarca anlatabilirdim ama elimi kalbime koyduğumda bile onun sesini işitebiliyordum. Buradaydı, kendini ait hissettiği ve en çok korktuğu yerde. Işıklar demişti, bana. Işıklar bizim ortak noktamız. Şimdi o ortak noktamız olan yere gidiyordum, ben
Sayfa 292 - Koza - Helin (Poyraz - Saye)Kitabı okudu
İsimlerden bahsedince ona, sen, dedi, bana bir isim vermek yerine çok isim veriyorsun. Bir görmek yerine çok görüyorsun. Bir yığın ayrıntının arasında beni kaybediyorsun. Çünkü sen de o bir yığın ayrıntının arasında yoksun, yoksun. Şaşırdım. Bunu hiç hesaba katmamıştım. Oysa o namaza durmadan önce seccadesine, tam secde yerine bir damla gül yağı dokundurmakla, yastığına bir gül dalı bırakmakla, geçeceği yolda bir kandil yakmakla, inci kolyesindeki tanelerin sayısından bize dair anlamlar çıkarmakla, bu gibi birçok ayrıntıyla aynı anlamlıydı benim aşkım. Onu bir yığın ayrıntının güzelliğinde yapıyor, bozuyor, kuruyor, yeniden kuruyor, aşk ediyor, fikrediyor, kalbediyor, hissediyordum. Buydu benim aşkım. Kelâmla müstesna bir paylaşımın yanı sıra, ben başka türlü sevmeyi bilmiyordum.
Sayfa 181Kitabı okudu
Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanabilecek hiçbir koz verme. -İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil. -Kimseye yalvarma. -Asla dönüp arkana bakma. -Sır tutmasını bil. -Dostlarının yeri ayrı, sevgilinin yeri ayrı. Sevgilin için dostlarını, dostların için sevgilini satma. -Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut. -Bir ilişkiyi kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla gözyaşı için asla yumuşama. -Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et. -Seni dinleyip anlamaya niyetli olmayanlarla tartışma. -Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme. -Eğer verdiğin o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır şansı verme. -Kendini öven insanlardan kaç. -Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma. -Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma. -Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorsa onların öğütleri gözardı etme. -Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üzerine sıçrar. -Gözyaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama. -Senin zekana inanan insanları hayal kırıklığına uğratma. -Kendini sev. -Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma. -Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakarlık yapma. -İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil. -Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme. -İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma. -Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme..........................üd.
Mesele şu: Alışkanlıkla hep "ben" diye sözünü ettiğimiz şey bizim asıl Ben'imiz değil. Kısa süren bazı anlarda kendimizi daha büyük bir Ben'le özdeş hissedebiliriz. Buna kimi gizemciler Tanrı der, kimileri de "dünya ruhu", "doğanın bütünlüğü" ya da "evren." Eriyiş anında gizemci "kendini yitirdiğini" hisseder. Tanrı'nın içinde kaybolur ya da yitip gider —tıpkı bir su damlasının denize karışınca "kendini yitirmesi" gibi. Hintli bir gizemci bunu şöyle dile getirmiştir: "Ben varken Tanrı yoktu, şimdi Tanrı var, ben yokum." Hıristiyan gizemcilerden Angelus Silensius (1624-1677) ise şöyle demişti: "Denize varınca, küçücük damla deniz olur —Tanrı'ya kavuşan ruh da Tanrı." Belki de şu anda "kendini kaybetmek" hiç de hoş bir şey değilmiş gibi geliyor sana. Ne düşündüğünü anlıyorum tabii Sofie. Ama asıl mesele şu ki, kaybettiğin şey kazandığının yanında sonsuz ölçüde küçük kalıyor. Şu andaki halinle kendini kaybediyorsun, ama bir yandan da sonsuz büyüklükte bir şey olduğunu kavrıyorsun. Bütün evrensin sen. Evet sevgili Sofie, dünya ruhu sensin. Tanrı'sın. Eğer Sofie Amundsen olan kendini kaybetmen gerekiyorsa, bu "gündelik-ben"i zaten bir gün nasıl olsa yitireceğini düşünerek avunabilirsin. Ancak kendi kendini serbest bırakarak tanıyabileceğin gerçek benliğin gizemcilerin gözünde sonsuza dek yanacak harikulade bir ateştir.
Sayfa 156Kitabı okudu