Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hindular ve müslümanlar
Hindular neden müslümanlardan nefret ediyorlardı? Birûni’ye göre; -Ana sebep Gazneli Mahmut’un İslam adına Hindistan’a düzenlediği akınlardı. Bu akınlarda her yeri mahvetmiş, refahı ortadan kaldırmış, kast sisteminin güçlenmesine sebep olarak en iyi zihinleri sürgün etmişti. Kur’an “dinde zorlama yoktur” dese de bunu uygulamıyordu.
Firdevsî’nin “Şehnâme”sinden Gazneli Mahmut’a İthaf
Ordularını her yana göndermişti. Onun gibi birinden bekleneceği üzere kötü adamları terfi ettirmişti. Her yerde suçluları vali yapmıştı. Aklı başında insanlar bu kötü adamlara boyun eğmek zorundalardı. Hakikat horlanıyor, yalan el üstünde tutuluyordu.
Reklam
Gazneli Mahmut (Benzer İşler)
Alışılageldik biçimde Mahmut, muhteşem eserlerin (yazlık kışlık gösterişli saraylar, saray koridorlarının altın ve lacivert mozaiklerle dolu olması, altın kaplı taht vb.) maliyetini gönülsüz halkın sırtına yüklemişti. Paraya olan tutkusuyla kendini belli ediyordu. Gazne’nin uluslararası bir ticaret merkezi olarak planlanması sultanın gücünü, büyüleyici binalar ve gösterişli merasimlerle kanıtlama tutkusuyla şekillenmişti.
Divan-ü Lügat’it Türk
Mahmut el- Kaşgarî’nin planı halifeyi ve hatta bütün Arapları ve İranlıları Türkî dilleri öğrenmenin ve kültürüyle haşır neşir olmaya başlamanın vaktinin geldiğine ikna etmekti. Okurların gözünü korkutmadan Türkî dillerin, lehçelerin öğrenmenin basit yollarını sunmak istiyordu.
“Her insan bilmeye özlem duyar” Aristo.
*** Bilim insanları, sanatçılar ile gücünün ve imkanlarının önemli bölümünü aydınlanma sürecine adayan sizler: Sizler insanlar arasında en büyük entellektüel enerjiye sahip olanlarsınız, yeni bir fikrin değerini en fazla bilenleriniz ve bu iştirakin başarısını en fazla isteyenlersiniz. Atalet kuvvetini yenmek size kalmış. Siz matematikçiler; sizler öncüsünüz, yol gösterin! ***
Sayfa 25 - Ayrıntı yayınları, 2015, 1.baskıKitabı okudu
Reklam
Aşkın sarhoşluğunu tatmış bir adam için bir an bile ayık gezmek utanç vericidir.
“Zekânın peşine düşmene müsaade etmediği meselelerin peşine düşmemelisin.” İbn-i Sina
Hadisler
Hz. Muhammed 630’da vefat etmiş ve neredeyse 150 sene sonra hadislerin toplanma süreci hızlanmıştı. Ancak hadislerin doğrulukları ve özgünlükleri noktalarında ciddi sorunlar vardı. Birçok râvi aynı hadisi başka türlü rivayet edebiliyordu. İnsanların hadisler üzerinde kendi işlerine yarayacak şekilde oynamalarının önünde engel yoktu.
SAHİ EN SON NE ZAMAN GÖRMÜŞ VE DUYMUŞ OLUYORUZ...!!
"" Çağımızın en büyük iki sorunu körlük ve sağırlıktır.. Ne yaratılış düzenindeki işaretleri görebiliyor ne de kulağımıza fısıldanan hakikatleri duyabiliyoruz. Kendi kendimize ürettiğimiz karanlık ve gürültü düzeninde görmenin ve duymanın manasından haberdar bile değiliz. Görmeyi ekranda kayıp giden görüntülere bakmak zannediyoruz. Duymayı makinaların seslerini, telefonların uyarılarını ve alarmlarını duymak zannediyoruz. Şehrin yapay ışıkları yüzünden milyonlarca yıldızın her gece gökyüzünde sergilediği muhteşem tabloyu göremiyoruz. Neon ışıklarının yüzümüze vuran yansımasını aydınlanma ve işrak sanıyoruz. Kendi gürültümüzün bastırdığı seslerin farkında bile değiliz.. Doğal bir su sesini, kuzunun melemesini, ağaçların hışırtısını, dalgaların sesini, rüzgarın nağmesini... En son ne zaman duyduk acaba??
Sayfa 280 - İnsan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eğitimin Önemi
*Nişabur’u merkez edinerek Orta Asya’yı örgütleyecek ilk idareci Abdullah, devletin refahının köylüler sayesinde mümkün olacağını savunuyordu. Bundan yola çıkarak devlet yaygın eğitime teşvik etmeliydi. “Bilgi, saygıyı hakkedenler (yani seçkinler) için de hakketmeyenler (yani köylüler) için de ulaşılabilir olmalıydı.” -Rus araştırmacı Bartold bu dönemde fakir köylü çocukların bile eğitim almak üzere kasabalara gönderildiğini tespit etmişti.
Kralların Keskin Görüşlü Kitabı
Firdevsi’nin liderlik konusundaki yoğun düşünceleri ilk bakışta medeni iyiliğin mükafatlandırıldığı ve kötünün cezalandırıldığı gibi aceleci bir sonuca varılabilirdi. Fakat o kadar naif değildi. Bunun kanıtı Güştabs ve İsfendiyar hikayeleridir. Her ikisi de kral çocuklarıydılar ve bu sebeple de meşruiyet sahibiydiler. Üstelik her ikisi de doğru ve adil olanı yapmak hususunda iyi niyetlilerdi. Ne zaman biri vicdanın sesine doğru gitse diğeri görev çağrısının sesine kulak veriyordu. Fakat ikisinin de sonu felaket olmuştu. Firdevsi’nin dünyasında iyi niyetin her zaman olumlu sonuçlar doğuracağının garantisi olmadığı gibi talih de bazen zarara sebebiyet verebiliyordu.
Kîndî’nin belirttiği gibi şayet akıl ve vahiy bilgi elde etmenin yolu olarak birbirleriyle eşitlerse, o hâlde akıl dinin gerçekleri için neden kullanılmasındı?
Neden gökbilimi ve matematiğe ilgi
Tarihte müslümanların gökbilimine bu denli eğilimlerinin altında; İslam’da güneşim doğuşuna ve batışına göre ayarlanan namaz vakitlerinin tam tayin edilmesi, kıblenin en isabetli şekilde bulunabilmesi için Mekke’nin konumunun belirlenlemesi ihtiyacı vardır. Daha sonraki dönemlerde yaşayan birçok gökbilimcinin bu işlere odaklandığı ve bu sayede mali desteğe hem de okurlara ulaştığı elbette doğrudur.
Harezmî ve “Cebir”
Harezmî, “Cebir” olarak bilinen eserini alimler için değil, işin uygulama kısmında olanlar için yazmıştır. “Miras, vasiyet, üleştirme, hukuk davaları ve ticaret gibi sürekli karşılaşılan ve insanların birbirleriyle ilişki kurarken devamlı ihtiyaç duydukları toprakların ölçülmesi, kanalların açılması ve geometrik hesaplar yapılması gibi basit ve anlaşılır aritmetiği” yazmayı hedeflemişti.
1.302 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.