...yaşanmışlıklar yazı için yeterli olsaydı büyük hayatlar yaşamış insanların aynı zamanda büyük eserler yazmış olmaları gerekirdi. Oysa bilinç, sezgi, muhayyile eserde birincil öneme sahiptir. Kafka, Amerika'yı görmeden Amerika adlı eseriyle Amerika'nın ruhunu ortaya sermişti. Rimboud Sarhoş Gemi'yi yazdığında hiç deniz görmemişti. Katil psijolojisini en iyi anlatan Dostoyevski muhtemelen hiç cinayet işlememişti. Babalar ve Oğullar'ı yazan Turgenyev baba değildi ve çocuğu yoktu. Milton, Kayıp Cennet'i yazdığında görme özürlüydü. Her gün yüksek sesle şiirinden okuyup kızlarına yazdırıyordu. Tarık Buğra, babanın bakış açısından oğul sevgisini anlattığı "Oğlumuz" öyküsünü yazdığında çocuğu yoktu ve bekârdı...
Gurbet Kuşları
Çocuk Anadolu'dan böyle güvercin çıkmamıştır daha
yalnızlığın üstüne böyle şiir kanatlanmamıştır
böyle göz dökülmemiştir gurbet sürmelisine
böyle yağmur da inmemiştir kimsenin gözlerine
İyilik kanatlarının üstüne olsun, gelmişsin
şu uzun taşradan gölgesi bile yorulur bazen
yorgunsun da biraz daha yorulmaya gelmişsin
akşamlar
Kendim bir şeyler yazmak isterim bu kitap hakkında ama şimdileri Prof.dr. MarY Beard’in yorumunu aktaracağım onun sözleri benim düşündüklerimin tıpa tıp benzeri nasıl olsa.. Özgür iradenin kaynağı sapmadır.
Doğa durmadan deney yapar. Ruh ölümlüdür. Ölümden sonra hayat yoktur. Tüm örgütlü dinler hurafelerle dolu yanılgılardır. Dinler şaşmaz
Küçük Şeyler Mevsimi üç ana bölümden oluşuyor. Birinci bölüm "aramızdan hayat geçti"de Girdap, Cinci Han, Dünya Dönmektedir, Muamma, Gazozuna Dünya, Kayıp Kuşların Saati, Ev İçi Cinleri, Evin Kalbi, Tay Gibi Gitmelere Kıvrak, Bütün Bunlar Mavi Bir At İçindi şiirleri var.
İkinci bölüm "küçük şeyler mevsimi" Ferahnaz, Annemsiz İlk Kış, Küçük Şeyler Mevsimi, Cambaz şiirlerinden oluşur.
Üçüncü bölüm "DİNA" ise sadece Dina şiirinden ibarettir. Bu şiir 48 bölüme ayrılmış. Bölümlerden oluşan Dina anlatım ve şekil itibariyle Ferda'nın habercisi olmuş.
Günümüz şiirleri genellikle konu bütünlüğü olan bir anlatıdan oluşuyor. Şiirsel bir anlatının akıntısında sürüklüyor okuyucuyu. İçinde acının hissini, hayatın inceliklerini barındırıyor. Bir kadının duygularını döküyor okuyucunun önüne, bir nehrin alivyonlarını denize döküşü gibi