"Hayatımın en mutlu ânıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu ânı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu." cümleleriyle başlayan Orhan Pamuk kaleminden Masumiyet Müzesi... Yalnızca bir roman değil, bir romandan yola çıkarak yapılan ilk müze. "Ama bir roman yazdım başarılı oldu sonra müzesini yaptım değil, romanı ve müzeyi başından beri birlikte düşündüm" diyor Pamuk bir ropörtajında.
Hikayenin gerçek olmaması inanılmaz geliyor bana. Oysa kitabı okurken hissettiğim şeyler o kadar gerçekçiydi ki. Hatta nasıl biriymiş bu Füsun diyerek dönemin güzellik yarışmasına katılan kadınlarını incelemişliğim bile var :)
Her ne kadar Pamuk "Aşkı abartmak için değil, aşkı anlamak için yazılmış bir roman bu" dese de Kemal'in aşkı bana kitabı okuduğum süre boyunca çok saplantılı gelmişti. Kitabı yer yer kızarak yer yer hüzünlenerek okusam da yazarın müze ve aşk üzerine yazdığı son sözleriyle gerçek dünyama döndüm diyebilirim. Kitaba bir de Masumiyet Müzesi için giriş bileti eklenmiş. Kitabı okuduktan sonra sözcüklerin nesnelere dönüştüğü eşyanın ruhu üzerine kurgulanmış bu müzeyi ziyaret etmek isteyeceğinize eminim
Keyifi okumalar diliyorum