"Sen reddettiğin şeysin." Kelime-i tevhid reddetmekle, yani "lâ" diye başlıyor. Dünyevi iktidarları itiyoruz; Allah'tan başka ilah yoktur, başka bir şeyi ilah etmiyoruz. Reddedebildiğimiz, istiğnada bulunabildiğimiz kadarız.
Rasûlullah (s.a.v) buyuruyor: "Allah Teâla kendisini birleme ifâdesi olan Kelime-i Tevhid'den sonra kullarına namazdan daha çok hoşlandığı bir şeyi farz kılmamıştır. Eğer Allah nazarında namazdan daha sevimli bir ibadet olsaydı melekleri ona o ibadetle taparlardı. Halbuki meleklerin kimi rukû hâlinde, kimi secde durumunda, kimi kıyamda kimi Tehiyyât oturuşunda ona kulluk etmektedirler.
Sayfa 341 - Huzur Yayınları, 1.Cilt, 4.KitapKitabı okuyor
Reklam
"La ilahe illallah" lafzını sadece dilinle söylüyor ve bu sözün kalbinde hiçbir semeresi olmuyorsa sen münafıksın. Eğer kelime-i tevhidin mânâsı kalbinde ise mümin, ruhunda ise âşık, "sırrı"nda [kalbteki vedia-yı ilahî ve lâtife] ise mükâifsin.
Kalbin tasdiğinden yoksun, yalnızca dille iman ettiğini söyleyen bir kimse olmaktan sakın . Çünkü, kelime-i tevhîd kyamet günü senin aleyhinde şahitlik edip; "Ey Allah'ım! Ben bu kişiyle bunca yıl arkadaşlık ettim bir kere dahi bana hürmet etmedi, hakkımı ödemedi" diyecek.
Kelime-i tevhid; kapısı, kapıcısı ve bekçisi olan sağlam bir kale olup, kapıcının hakkını vermeden içeri girmek mümkün değildir. Yani 'Lâ'nın sırrından geçmeden 'illa'nın isbatına varamazsn.
Ahmet bin Hanbel şöyle demiştir: İmanın kimisi kimisinden daha üstündür, artar da azalır da. Artması amel etmekle azalması da ameli terk etmekle olur. Çünkü kelime-i tevhid sadece yaklaştırmadır.
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.