Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
… erkek, içinde bir cemâl (yin) çekirdeği, kadın da içinde bir celâl (yang) çekirdeği taşır. Hanımefendilerin çiçeklerle bezenmiş olmaları cemâl isimlerinin fıtrattan gelen zenginliğine işaret eder. Erkeklerde ise celâl isimleri daha belirgindir. Fakat bütün bu "kod”lar potansiyel olarak iki cinste de vardır; sadece duruma göre uyanmayı bekler. Erkekler cemâl eksikliğinden dolayı cemâl zengini olan hanımefendilere yönelirler ve kadınlar da tam tersi olarak erkeklerin celâl yönlerine çekim hissederler. Neticede fizikte artı ve eksi kutupların birbirini çekmesi gibi yin ve yang veya celâl ve cemâl birbirini çeker ve bir "ikili birlik" oluşur." İki taraf da zenginleşir, bütünleşir, tamamlanır ve evrendeki denge yerine oturur. İşte Lao Tzu, MÖ 600'lerde bu dengeyi fark etmiş ve onu, bu şemayla ve yazılarıyla ifade etmiştir. Bizim tasavvuf geleneğimizde bu birleşme "tevhid" ve "tevfik" olarak tabir edilir. "Tevhid", Rabbimizin el-Vahid ism-i şerifinden gelir ve ilahi "Bir”liği ifade eder. "Tevfik" ise vefk kökünden gelir ve bugünkü lisanımızda kullandığımız yabancı kelime "senkronizasyon"a benzer. Celâl ve cemâlin bu dengeli ve meşru beraberliğinden ise iki taraf için de daha yüksek bir olgunluk hâli ortaya çıkar ve bu hâle de "kemâl" denir."
Sayfa 30
"Muhammedün Resûlullah" ifadesinin çıkartılması!!!
AKP döneminde "Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi" kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci bölümü olan "Muhammed-ün Resûlullah" ifadesinin çıkartılması" inançla nasıl oynandığının, bunu yapanların ne denli İslâm'la ilgilerinin delilidir. Gizem yayıncılık tarafından yayınlanan İlköğretim 5.Sınıf Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi kitabının 19.sayfasında, Kelime-i Tevhit: "Lailahe illallah" diye anlatılmaktadır.
Reklam
7.cilt
1682. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bu sûretleri (resim ve heykelleri) yapanlar, kıyamet günü, ‘bu yaptıklarınıza can verin, haydi!’ diye azâb edileceklerdir." Buhârî, Büyû' 40, Bedü'l-halk 7, Nikâh 76, Libâs 89, 92 95, Tevhîd 56; Müslim,
Sayfa 182Kitabı okudu
Kâh Tabakhâne [Debbağhane] deresinin sarmaşıklar, sarı çiçekler, yüksek kayalıklar arasından uğuldaya uğuldaya gelen sedası, kâh harabeler ortasında beyaz çiçekleriyle gülen bir erik ağacının yeşil tomurcuklu dalları üzerinde bir kuşun hazin ötüşü işitiliyor. Hiç bir evin ahşap kısmı bırakılmamış . Bazen bir çatının tahtaları yarı sökülmüş , bazen bir evin çiknoları tamamen sökülmek istenirken bırakılmış . Sokaklarda iri iri fareler aç ve ürkek dolaşıyor. Dingilleri havaya dikilmiş cephane arabaları yolları kapatıyor. Camiler elim bir halde. Hemen hemen tamamı da ahıra çevrilmiş . İçlerine bir karış gübre yığılmış . Mihrapları ve mimberleri , ahşap kısımları tamamen yıkılmış , Kelime-i Tevhid'ler parçalanmış . Duvarlara yazılan Rusça yazılarla beraber, yapılan resimler utanç verici. Bu resimlerde Türk kadınları tahkir ediliyor. Minarelerden bazıları yıkılmış , bazılarının kıymetli ve süslü şerefeleri parçalanmış . İçkale camii, ahırdan başka bir şey değil . Yanındaki susuz ve kırık çeşme üzerinde şu satırlar okunuyor: ES-SULTAN-EL AZİM, ES-SULTAN İBNİ SULTAN SÜLEYMAN İBNİ SELİM HAN BİN BEYAZİD HAN, HALLEDEHÛ MÜLKEHÛ SENE 935[1528]
İnsan Kelime-i Tevhidin zikrini yaparken, Kur'ân okurken nasıl İlahî bir aşkla dolarsa; Risale-i Nur'u okurken, dinlerken de öyle oluyor. Çünkü Risale-i Nur, baştan başa Kelime-i Tevhidin hakikatlarını ders veriyor. Kur'ân hakikatlarını, tevhid hakikatlarını bize anlatarak kalbimize, aklımıza, ruhumuza nakşediyor. Hepsini lâyıkıyla anlayamasak da, anlayabildiğimiz kadarı bizi kurtarıyor. Anlayamadığımız yüksek hakikatları da; mânen bize tesir ediyor, feyizlendiriyor, nurlandırıyor. Onun için, Nur Risaleleri defalarca okunuyor, tekrar tekrar mütâlâa ediliyor. Hanımlar Rehberi
Sayfa 151 - RnkKitabı okudu
Ne oluyor? Üzerlerine ölü toprağı mı saçıldı? İslâm'ın cihad ahkâmı mı değişti, say kanunu mu ilga oldu? Yoksa o eski mücahidler tekaüde mi ayrıldı veyahut da müslümanların artık her derdi bitti, her müşkülü halloldu da hizmete, gayrete lüzum mu kalmadı? Hayır, hiçbiri değil. Bu mânevi bir hastalıktır. Bu hastalıktan kurtulmak için daima şu
Sayfa 82
Reklam
Peygamber Efendimiz salllalahu aleyhi ve sellem: "İman da sizden birinin içinde tıpkı elbisenin eskiyip yıprandığı gibi yıpranır sönükleşir. O halde Allah'tan (cc.) imanı kalbinizde yenilemesini, tazelemesini isteyiniz" buyurmuş. O halde dualarımızda Rabbimizden, bizi yolunda sabit kılmasını, imanımızı tazelemesini ısrarla ve daima istemeliyiz. Diğer bir hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz: "İmanınızı yenileyiniz." buyurdu. Denildi ki: "Ya Resûlallah, imanımızı nasıl yenileyebiliriz?" Buyurdu ki: "La ilahe illallâh sözünü çok söyleyiniz." Demek oluyor ki mânevî fetretin, gevşekliğin en müessir ilacı kelime-i tevhîd zikri imiş. Zikirden gafil olmamalı, mânevî vazifelerimizi, derslerimizi ihmal etmemeliyiz.
Sayfa 83 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Şu an la' kısmına bastırarak ve kelime-i tevhid ile kelime-i şehadet arasında koşturarak bağıra bağıra can vermek isterdim. Allah'im elli yaşıma kadar disiplinli ve düzgün bir Müslüman olarak yaşayamadm. Haklısın. Her zamanki gibi. Sinemin özünü bilirsin. Ama son bir yildır Resulullah efendimizin gönül iklimine yaslanıyor ve seherlerde sana yaklaşabilmek adına uyumuyorum. Bu son bir yılımı tüm ömrüme yayarsan ve ihlâsla yapmış olduğum tövbeleri kabul edersen ben de belki son nefesimi "ey iman edenler, Allah'a karsı, O'nun azamet-i ilahiyesine göre takva üzere olun ve ancak Müslümanlar olarak can verin," emrini yerine getirmiş bir kul olarak verebilirim. Bir ömür bu son nefes için hazırlanan insanlar var. Omür boyunca "son nefes" tandanslı yaşayan insanlar arasına beni de kabul et. Elli yılımı siviler. Son bir yılımı elli yılıma örtüver. Beni affet. Ben ölüyorum. Öldüğüme inanamayarak ölüyorum. Inanmayarak ölmüyorum ama.
İlahi Armağan’dan…
Peygamber Efendimi (s.a.v) şöyle buyurur: "Şeytanın boynunu; ‘Allah'tan başka ilah yoktur; Muhammed Allah'ın resulüdür’ kelâmı ile kırınız. Sizden biri nasıl ki, düşmanına seri şekilde vurarak yahut, fazla yükü boynuna takarak belini bükerse, şeytan da bu ulvi kelâm karşısında öyle susar ve siner." Cemaat! İçinize sinen manevi şeytanın boynunu, kelime-i tevhîdi ihlâsla söyleyerek kırınız! Mücerred kelime ile de yetinmeyiniz. Tevhid kelimesi, şeytanı yakar fakat onu tam söyliyebilmek mesele... O büyük kelâm, iman sahiplerine nur; şeytan tayfasına ateş olur.
Sayfa 85 - Kırk KandilKitabı okudu
Tevhid ilmi diğer tüm ilimlerden önce öğrenilmelidir. Bu, sahabenin izlediği bir yoldur. Onlar önce tevhidi , sonra diğer ilimleri öğreniyorlardı . Bu konuda Cündüp b. Abdullah (Ra) der ki: "Bizler genç iken Resulullah ile beraber idik. Kurandan önce imanı öğrendik. Sonra Kur'an'ı öğrenerek imanımızı artırdık."
Sayfa 74 - Menâhil yayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.