Bu ateşle birlikte de önce Yıldızlı, sonra Çakmaklı, ardından da Boranlı dağın doruğunda birer top ışık patlar. Dağların doruğu üç gece ağarır, ortalık apaydınlık, gündüz gibi olur.
Sosyal yönden şu vecize hatırlanmalıdır: "Barikayı hakikat musademe-i efkârdan doğar." Yani gerçeklerin en güzeli fikirlerin çarpışmasından meydana gelir.
Vee son söz...
"O gün bugündür. Çiçeklidüzü köylüleriyle öbür köylüler kevenli yamaçta, İnce Memed'in gittiği gün toplanırlar, büyük bir toy düğünle kevenlere ateş verirler. Yalımlar üç gün üç gece bir sel gibi yamaçta dolanır, bütün dağ tepeden tırnağa ateşe keser, yamaç bir yalım fırtınasında çalkanır, kevenlerden çığlıklar gelir. Bu ateşle birlikte de önce Yıldızlı sonra Çakmaklı, ardından da Boranlı dağın doruğunda birer top ışık patlar. Dağların doruğu üç gün üç gece ağarır, ortalık apaydınlık, gündüz gibi olur."
Sayfa 629
Bir Kere Daha Bellisiz...
"İnce Memedden bir daha haber alınmadı, imi timi bellisiz oldu.
O gün bugündür, Çiçeklidüzü köylüleriyle öbür köylüler kevenli yamaçta, İnce Memedin gittiği gün toplanırlar, büyük bir toy düğünle kevenlere ateş verirler. Yalımlar üç gün üç gece bir sel gibi yamaçta dolanır, bütün dağ tepeden tırnağa ateşe keser, yamaç bir yalım fırtınasında çalkanır, kevenlerden çığlık lar gelir. Bu ateşle birlikte de önce Yıldızlı, sonra Çakmaklı, ardından da Boranlı dağın doruğunda birer top ışık patlar. Dağların doruğu üç gece ağarır, ortalık apaydınlık, gündüz gibi olur."
Sayfa 628 - Yapı Kredi Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kimse ne çektiklerimizi, burada sıtmanın, sıcağın, sivrisineğin içinde nasıl ölüp ölüp dirildiğimizi, süründüğümüzü kimse bilmiyor. Çekemiyorlar, gözleriyle yiyecekler bizi. Ali Safa Beyin çiftliği diyorlar da başka bir şey demiyorlar, demiyorlar, aaah, demiyorlar. Unutuyorlar, sen adını değiştirip Tayfun Bey olurken, çelik göğsünü Toros kayalıklarında Fransıza siper ederken, düşmanı denize dökerken, kırk kişilik çakmaklı tüfekli çetenle
Karboğazında Menil taburunu esir alırken, o günleri unutuyorlar, unutuyorlar aaah... Sen, sürerim sürerim gitmez kadana, Fransız kurşunu geçmez adama derken, canını bir çöp kadar bile nazara almazken, onlar neredeydiler? İki dönüm toprağı sana çok görüyorlar, sen koskoca vatan toprağını kanınla kurtarmışken... Aaah, canınla kurtarmışken... Onlar, bizi çekemeyenler, Fransızlar bu vatanın harimi ismetine yürürken dağlara kaçıyorlar, deliklere giriyorlar, çalıların içine yatıyorlardı... Hepsi, hepsi, hepsi öyleydi. Geçen gün kasabada, Fincancıların kızı gene mi çiftliğe, diye imalı sordu. Gene çiftliğe dedim. Yaaa, gene çiftliğe... Sonra açtım ağzımı yumdum gözümü, kızım kızım, dedim, senin baban Adanada Fransız bayrağı altında Fransız kumandanına göbek atıp, onun önünde kalça kıvırırken, benim Ali, Safa Beyim, koskocaman Tayfun Beyim Fransız askerlerine kurşun atıyordu. Kurşun atıp kan döküyordu. İki dönümlük toprağı çok mu görüyorsunuz bir İstiklal kahramanına, bir Tayfun Beye? Kızım kızım... Bir sustu, o kadar hanımın içinde kuyruğunu, o kocaman bacaklarının arasına kıstırıp bir dişi köpek gibi gitti. İyi yapmış mıyım?"
Sayfa 312Kitabı okudu
Ateşi yandıran kavdır
Demiri dövdüren tavdır
O gün bugündür, Çiçeklidüzü köylüleriyle öbür köylüler
kevenli yamaçta, İnce Memedin gittiği gün toplanırlar, büyük
bir toy düğünle kevenlere ateş verirler. Yalımlar üç gün üç gece
bir sel gibi yamaçta dolanır, bütün dağ tepeden tırnağa ateşe keser, yamaç bir yalım fırtınasında çalkanır, kevenlerden çığlıklar gelir. Bu ateşle birlikte de önce Yıldızlı, sonra Çakmaklı, ardından da Boranlı dağın doruğunda birer top ışık patlar. Dağların doruğu üç gece ağarır, ortalık apaydınlık,
gündüz gibi olur.
Osmanlının topu, tüfeği vardı. Türkmenin birkaç çakmaklı tüfeğinden başka silahı yoktu elinde...
Son..
O gün bugündür, Çiçeklidüzü köylüleriyle öbür köylüler kevenli yamaçta, İnce Memedin gittiği gün toplanırlar, büyük bir toy düğünle kevenlere ateş verirler. Yalımlar üç gün üç gece bir sel gibi yamaçta dolanır, bütün dağ tepeden tırnağa ateşe keser, yamaç bir yalım fırtınasında çalkalanır kevenlerden çığlıklar gelir. Bu ateşle birlikte de önce Yıldızlı, sonra Çakmaklı, ardından da Boranlı dağın doruğunda birer top ışık patlar. Dağların doruğu üç gece ağarır, ortalık apaydınlık, gündüz gibi olur.
Sayfa 629 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Necip Fazıl'ın Senaryo Romanlarım kitabında, Sen Bana Ölümü Yendirdin, Deprem(Çile), Katibim, Villa Semer, Vatan Şairi Namık Kemal, Canım İstanbul, Ufuk Çizgisi, Son Tövbe, En Kötü Patron isimlerini taşıyan dokuz senaryosu vardır.Bir dava adamının ileti kaygısıyla yazdığı senaryolarda, Yeşilçam'ın bilinen kalıplarına bağlı kalınır. Bu senaryoların, 1990'lı yıllarda çekilen dinî filmleri hatırlatan kurgusu vardır. Görüntünün olanaklarından öte, sözün gücüne yaslanan bu senaryolar, tiyatroya daha yakındır.Soğuk Savaş döneminin klasik izlerini taşıyan bu senaryoları filme almayı, -Yücel Çakmaklı, Mesut Uçakan, İsmail Güneş dahil-sağcı yönetmenlerden kimse düşünmez.
Tiyatro eserlerinden bazıları filme alınır: Bir Adam Yaratmak' (Yönetmen: Yücel Çakmaklı) ve Reis Bey (Yönetmen: Mesut Uçakan)***Turgut Demirağ'ın Yangın Var filminin senaryosu -jenerikte adı belirtilmese de Necip Fazıl'a aittir. Geç çocukluk ve delikanlılık döneminin, padişahlık İstanbul'u Necip Fazıl'ın bakışıyla verilir. Necip Fazıl profilinin bazı gizli yanları, bu filmin diyaloglarından anlaşılır.
