“BU BİR DENEME KİTABIDIR.”
İncelemeye başlamadan önce bunu buraya yazarak, bu gerçeği kendime tekrar hatırlatmak istedim, çünkü cümlelerimi törpülemeliyim.
Öncelikle dilinden bahsedeyim ne çok basit ne çok karmaşık. Oldukça soyut. Yazar kelimelerle bir resim çizmeye çalışmış, deneme yazmaya değil. Bu sebeple işler biraz karışmış.
Üsluba
BEN
Ufaktım. Yaşadığım bir şeye yetişkinlerin inanmadığını, annemin de yanılabilecegini fark edince çok şaşırdım. Kendimi tuttmayıp uzun süre güldügümü hatırlıyorum.
Dokuz yaşındayken insandan korktum. 6
Eylül 1955'ti... Annemle oturduğumuz evin
kapalı kepenklerinin arkasından gizlice gözetlediğimiz 50-60 kişi evimize saldırıp saldırmamaya karar
Konuşma dilinden; konuşma dilinin abartılmış egemenliğinden ötürü, bilinçli olarak deneyimlerimizi sınırlıyoruz. Daha az görüyor, da h a az işitiyor, kokluyor, dokunuyor ve daha az tat alıyoruz. Birçok deneyimi es geçiyoruz.
Yaşama daha az dikkat ediyor, kendi basitleştirmelerimizle özel soyutlamalarımıza çok daha büyük dikkat gösteriyoruz. Çevremizde yaşayıp deneyebileceğimiz sonsuz çeşitlilikler içerisinden, gerçekten yaşayabildiğimiz tek tük şeyleri de hemen sözcüklerle kodlayıp standartlaştırıyoruz.
“ geçmişi denetleyen geleceği denetler; günü denetleyen geçmişi”
20. yüzyılda ABD İngiltere’den bir imparatorluk devraldı ; ve tarih aynı dille yazılmaya devam etti. Biz de dünya tarihine ne kendi ülkemizin tarihinden ya da dilinden okuyoruz. Roma Mısır Hitit hatta Osmanlı tarihini bile ABD İmparatorluğu’ndaki tarihçilerden İngilizce okuyor ve dilimize çeviriyoruz bu sebeple Anglo Amerikan tekelinin kırılması çok zor görünüyor. Kitapta genel olarak tarihe nasıl baktığımızı hangi ülkelerin tarihinden okuduğumuzu fark etmedikçe babalarımızın kıyafetini giyip, coğrafya kaderdir deyip, biz buyuz düşüncesiyle sorgulamadan devam edeceğiz. Gündüz Vassaf, “Tarihi Yargılıyorum” kitabında olaylara bakış açımıza bazen pozitif bazen de negatif oklar fırlatarak bizi rahatsız ediyor ama bu rahatsızlık biraz durup düşünmemizi sağlıyor. Yavaşlarsak ve sakince yorumlarsak gördüklerimizi, geleceğe; büyüklerimizden devraldığımız aynı hırkayı bırakmamış oluruz. Ama önce günümüzü yorumlamalıyız.