Her şeyden önce, Rönesans yeni bir insan resmi çizmişti. Rönesans hümanistleri insan ve insanın değerine yönelik yepyeni bir inanç oluşturdu. Tek yanlı olarak insanın günahkâr doğasını vurgulayan Ortaçağ anlayışıyla tam bir karşıtlık içindeydi bu yaklaşım. İnsan artık sonsuz derecede büyük
ve değerli bir varlık sayılıyordu. Rönesans'ın en önemli kişilerinden biri Ficino'ydu. Şöyle seslenmişti: 'Kendini tanı, ey
insan kılığındaki tanrısal soy! ...
Her şeyden önce, Rönesans yeni bir insan resmi çizmişti. Rönesans hümanistleri insan ve insanın değerine yönelik yepyeni bir inanç oluşturdu. Tek yanlı olarak insanın günahkâr doğasını vurgulayan Ortaçağ anlayışıyla tam bir karşıtlık içindeydi bu yaklaşım. İnsan artık sonsuz derecede büyük ve değerli bir varlık sayılıyordu. Rönesans'ın en önemli kişilerinden biri Ficino'ydu. Şöyle seslenmişti: 'Kendini tanı, ey insan kılığındaki tanrısal soy! Pico della Mirandola ise 'İnsanın Değeri Üzerine' adlı bir övgü yazısı kaleme almıştı. Ortaçağ'da düşünülemezdi bile böyle bir şey. Bütün Ortaçağ boyunca her konuda Tanrı'dan yola çıkılmıştı. Rönesans hümanistleri ise insanın kendisinden hareket ediyordu."
Rönasans’ın en önemli kişilerinden biri Ficino’ydu. Şöyle seslenmişti: “Kendini tanı ey insan kılığındaki tanrısal soy!” (Sf.226)
Rönesans’tan itibaren insan artık yaratılışın bir parçasından ibaret değil. Doğaya bizzat el atıyor ve kendi tasavvurlarına göre biçim veriyor ona. Bu da insanın ne kadar şaşılası bir varlık olduğunu gösterir. (Sf.232)
Sayfa 232 - Pan Yayıncılık, 36.Basım, Ekim 2013, Türkçesi: Sabir YücesoyKitabı okudu