“MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) ALLÂH’IN RESÛLÜ VE İNSANLARIN EFENDİSİDİR”
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri buyurdular: Bütün insanların en faziletlisi olan Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin fazileti hakkında rivâyet olunanların birkaçını yazarak, âhiretteki kurtuluşa vesile kılmak istedim. Ancak ben sözlerimle onu methediyor değilim, bilakis onun vesilesiyle sözlerimi güzelleştiriyorum... Ben derim ki:
“Şüphesiz,
Ruh kovulganı esir kentin
Sis bekleyeni korsanların
Ölüm çığırtkanı mağaraların
Fırtına doğururken benliğim
Yalnızlığın tiradına yürüyorum
Fihrist kitapKitabı okudu
insanı olduğu gibi kucaklayan bir tanrı istediğim
sarhoş etmeden konuşmadan gülümseyen yağmur sabahlarında fırtına akşamlarında
titreyerek uyandıran
sonbahar, ayaz koltuklarından
Fihrist kitapKitabı okudu
deli deli deli diye bir şarkı söylüyor çoban, kavalı deliği tıkanmış gider gibi, öttüremiyor. yavanı yavan yabancı bir köylü, gelip geçiyorken tepelerde kavalını çalmayan çobanı gördü. çoban vurdu sırtını yere, gergi göğsünü göğe, bir şarkı tıslıyor dilinin ucunda, deli deli deli sana nerden ermeli. yabancı kulak verdi sese, öbür kulağında bir
Kaosu anlamak; evreni kavramakla eşdeğerdedir.
"Burada bir kaosu oluşturan bileşenleri sınıflandırmak gibi güç bir işi başarmaya çalışacağız."
—HERMAN MELVILLE, Moby-Dick
Kaos, 
James Gleick, s. 352
"Çin'de kelebek kanat çırptığında
Atlantik'te fırtına çıkar."
Kaos kitabının kapağından
Açıkçası özünde başlı başına bir bilim dalı olması gereken (kaos) ve ona bağlı alt bilim dallarını yazar James Gleick bolca anekdotlar eşliğinde -bilhassa bilim adamlarının çalışmalarına (tarihsel süreçleri) ile beraber yer vererek anlatmaya çalışmış. Bazı noktalarda (bilhassa sonlara doğru) eser biraz teknik terimler nedeniyle ağırlaşıyor ve başka alanlara da (fizik ağırlık olmak üzere biyoloji ve kimya vs.) atıfta bulunarak kaosun insan/evren dünyasındaki öneminden bahsediyor.
Eğer bilim-teknoloji-mühendislik konularına aşina iseniz veyahut bu alanla ilgili bir bölüm okuyor iseniz faydalı olacak, başka bir bakış açısı kazandıracak bir eser. Ben sindire sindire bir kere okuduktan sonra alıntılama yapmak vasıtasıyla vermek istediği özü almaya çalıştım.
Onun dışında terminolojisi, yazarın özellikle bir kavramı açıklama anlayışını genel olarak beğendim. Klas bir iş ortaya koyarak zor ve anlaşılması güç bir konuyu (-yani kaosu) gayet açık bir dil, örnek ve şekillerle, ilgili bilim dalları ve önde gelenlerinin makalelerine kaynakça ve dipnotlarla pekiştirerek öğretme/anlama/düşündürme misyonu içinde (bence başarılı) bir biçimde ortaya koymuş.
Her zaman dediğim üzere okuyup okumamak tamamen sizin kendi keyfîyetinize kalmış bir durum.
İyi okumalar.
İnsanoğlu dağ gibi kimse kimsenin içindeki fırtına sesini duymuyor.
"Hani o bahsedilen, içinde kalan o sızı, o iz, o minicik acı varmış ya... Heh... İşte tüketince sevgili en yakın arkadaşım, o izlerin hiçbiri kalmıyor.
İnce sızı?
Kalmıyor.
Minik acı?
Kalmıyor.
Eski reflekslere dönme dürtüsü?
Kalmıyor. Tüketmek tam da böyle bir şey. Tükettiğinde kalmıyor."
Sayfa 61Kitabı okudu
"Ne yazıyor kamyonun arkasında; maziye bakma, mevzu derin. Bakmamamak. Derinlere dalmamak. Orada boğulmamak. Bir kez bile uğramadan. Hiç bakma yani? Mümkün mü? Yapabileceğin tek şey var; maziyi sindirmek. Sindirmek. Onunla hesaplaşıp duramazsın. Mazi senin bir bölümün, geçmişin değil. Sensin. Bizatihi sen."
Sayfa 43Kitabı okudu
Sakin ol şampiyon. İtlik iyidir.
Kimin geç kaldığını, kimin erken gittiğini kimse bilemez. Hikaye tamamlanmadan neyin hayır, neyin şer olduğu meçhul.
Sayfa 104Kitabı okudu