ÖMÜRLÜK DENİZ NÖBETÇİSİ
.
Kalemini sevdiğim yazarın, bu defa iç içe geçmiş öykülerden oluşan kitabıyla geldim. Başlarda denizcilik adına yapılan anlatım, jeneratörler_motorlar filan pek içine alamadı beni ama yaşanan fırtına hali ile tersine işledi kurgu adeta. Çekim yapmak için güverteye çıkan Mehmet' in başına gelenlere o andan itibaren sevindim resmen. Sevdiceğiyle kavuşmuş, bir aileye sahip olmuş ve baba sevgisini görmüştü Mehmet. Sondaki Süvari Bey' in sonu ise keşke böyle bitmeseydi diyerek yufka yüreğime dokundum bir kere daha.
Denizcilik adına çok şeye şahit oldum satırlarda. Aylarca ailelerinden uzak yaşayan yüreklerin nasıl da birbirine dost_kardeş olduğunu okumak bir yana, denize dökülen tüm kumanyanın fırtınalı havalarda denizcilerin " benim canımı bugün alma deniz ana, bağışla beni, benim yerime ekmeğimi al, son çare sana tüm rızkımı sunuyorum " demek için yapılan rituel olması çok etkiledi beni.
Nihal Hanım ile sessizce anlaşması ve onsuzken bile onunla bir düşünüp hareket etmesi, aşklarının büyüklüğünü gözler önüne seriyordu.
Birde tabiki Sait Faik anıları vardı ki, bizi eski İstanbul'a götüren .
Herkesin mutlaka kendinden bir şey bulacağı, hayatın zorlukları bir yana " ömürlük sevda bekçilerini " öyle güzel anlatmış ki Bahadır Bey, yine kocaman bir iyiki okudum dedim kendime...
Öyleyse;
" Pruvan neta olsun Beybaba Kaptan!!! "