Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
512 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Miss gibi mitolojik kurgulara kim hayır diyebilir ki Hades ve Persephone'nin anlatıldığı serinin üçüncü kitabı #kötülüğündokunuşu ile geldim bugün. Çiftimiz bu kitabında artık nişanlıdır ve evliliğe de adım adım yaklaşıyorlardır. Fakat işler hiç de istedikleri gibi gitmez. Evlilik için onay almaları gereken bir Zeus varken şimdi de genç kadının annesi Hasat Tanrıçası Demeter ile de uğraşmak zorundalardır. Demeter yukarı dünyayı New Greece'i felce uğratan bir kar fırtınası yaratıyor ve bunu durdurmamakta da kararlı. Ta ki istediği olana ciftimiz nişanı bozana kadar. Tüm bunlar olurken fanilerde boş durmuyor onlar da Tanrıları kafaya takmış durumda. Ama bunların arkasında bambaska bir plan vardır. Persephone ise Tanrılara saldıranları bulmayı, tekrar dünyayı güvenli bir yer yapmak istiyor. Tum bunlar olurken, Persephone ve Hades de aşklarını dolu dizgin yaşamaya devam eder. Hades'e göre evliliği kim bozmak isterse karşısında onu bulacaktır. Hem aşklarını yaşarken hen de tüm bu sorunlarla baş etmeye çalışan ikiliyi ise büyük bir savaş beklemektedir. Kitabın ilk sayfaları nasıl romantik ise son sayfaları da o denli güzel ve aksiyon doluydu. Soluksuz okudum yine. Ama son bölüm asıl bombaydı ki sıradaki kitap için acayip heyecanlıyım.. Dördüncü kitapta yeni karakterler ve yepyeni olaylar olacağına inanıyorum. Mitoloji okumayı, içinde tutku, aşk, aksiyon olsun istiyorsanız sizi Persephone ve Hades'in yolculuğuna #kötülüğündokunuşuna alayım. Tavsiyemdir.
Kötülüğün Dokunuşu
Kötülüğün DokunuşuScarlett St. Clair · Martı Yayınları · 202432 okunma
Buna kim hayır diyebilir ki ! :))
Yeni şafaklar ve altın ihtimaller bulmak , zengin , cesur bir ruha âşık olmak : herkes , en azından bir kez , yaşamında böyle bir şeye ihtiyaç duyar .
Reklam
Birçok insan arabasız mutlu olabilir ya da bir araba almak için çok çalışmak zorunda olduğunun veya başka bir şeyden vazgeçmesi gerektiğinin farkında olabilir ama eğer insanlara arabasız yaşamın imkansız olduğu ve araba sahibi olmamanın insan hakları ihlali olduğu fikrini yerleştirmek için yeterli çaba sarf edilirse, kim hükümetin dağıttığı arabalara hayır diyebilir ki?
Sayfa 213 - İthaki Modern Yayınları. 1. Baskı. Ocak 2023. Ceviren: Nil Deniz Çidanlı.
Toplumumuzun bu tür bir yok etme için örgütlenmiş olduğuna dikkat etmediniz mi? Brezilya ırmaklarındaki o küçücük balıklardan söz edildiğini herhalde işitmişsinizdir, hani binlercesi ihtiyatsız yüzücüye saldıran, birkaç saniyede onu küçük lokmalarla yiyip bitiriveren ve ortada tertemiz bir iskeletten başka bir şey bırakmayan balıklardan? İşte böyledir onların örgütlenmesi. “Temiz bir yaşama razı mısınız? Herkes gibi?” Evet diyorsunuz doğal olarak. Nasıl hayır diyebilir insan? “Tamam. Sizi temizlerler. Bir iş, bir aile, örgütlenmiş boş zaman işte budur.” Ve küçük dişler tene saldırır, kemiklere kadar yer. Ama yanlış söyledim. Onların örgütü dememeli. Bizim örgütümüz bu, eninde sonunda: Kim kimi temizleyecek!
A, diğerleri gibi bildik masalların peşinde değilmiş. Çok ya­lın bir sorunun yanıtını bulabileceği tek bir masal istiyormuş yal­nızca. Kimsenin "Hayır" diyemeyeceği biri olmak mümkün müdür? diye sormuş A. Hayır, demiş Masal Bekçisi. Dünyanın en güzeli bile olsan mı? Evet, dünyanın en güzeli bile olsan, demiş Masal Bekçisi. Kaldı ki, dünyanın en güzeli diye bir şey yoktur. Ama dünyanın en güzeline kim hayır diyebilir? diye ısrar et­miş A. Her zaman biri vardır, demiş Masal Bekçisi. Hayat da bu yüzden hayattır zaten. Bu hesap edilemeyen "hayır"lar yüzünden.
"Bence deli delidir." "Bu bakış açısına göre de Hallac bir deli idi üstadım, öyle mi?" "Hayır, ama deliliğin de bir hastalık olduğunu inkâr edemeyiz." "Onu sıradan bir hastalık gibi gördüğümüz sürece ben buradaki zavallıları tedavi edemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu sıradan bir hastalık olsaydı koğuşlarımızı dolduran gariplerin hepsi birer hastanede olurlardı. Oysa Devlet-i Aliye onlar için ayrıca bimarhaneler kurmuş. Bukrat, Eflatun-ı İlahi ve İbni Sina'dan itibaren eski hekim ve âlimler onları hiç hasta olarak görmemişler. Hele de aşk yüzünden bu hale gelenlere deli denilmesi, deliliğin bu türünün bir hastalık olarak görülmesi bence insafsızlık. Yani bunlara deli demek yanlış. Çünkü delilik aklın zıddı olan, aklın devre dışı kaldığı, aklın işlevini yürütemediği hallere denir. Her şey gibi deliliği de zıddı ile ölçebiliriz. O halde deli diye aklı olmayana denir. Delilerin aklı olmadığını bize kim söyleyebilir. Yahut kim Leyla'nın Mecnun'una akılsız biri diyebilir?"
Sayfa 40
Geri121
321 öğeden 316 ile 321 arasındakiler gösteriliyor.