Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Anita gireceği kolu doğru tutturmuştu .Prensesti bir kaç saatliğine .Zaten prenseslerin Anita’dan bir farkı yoktu .Onlar sadece doğru adamla yatmışlardı .O kadar ..!
Sayfa 276
Uzaktan seyredebilme yeteneği ..
Sayfa 270
Reklam
Ağzımdan çıkanı duymanız kolay. Ama yapabiliyorsanız, bunu da duyun!
Kendimi dinlemeyi öğrenmekti bu yaptığım. Çünkü duyulabilecek kadar yüksek bir ses vardı içimde. Bunu fark edince, dünya üzerindeki bütün insanlar birden yok olsalar dahi yalnız kalmayacağımı anladım. Çünkü ağzımdan çıkan, başkalarının duyabildiği bir sesin yanında içimde yankılanan ve kimsenin varlığından bile haberdar olamayacağı başka bir ses daha vardı. Demek ki kendimle diyalog kurabilir, aynı konu hakkında yüksek sesle bir söz söylerken, içimden de bambaşka bir cümle kurabilirdim. Dünyayla aramdaki köprüyü ve kendime açılan kapıyı böylece keşfettim. Tabiî bu aynı zamanda on dört yaşında bir çocuğun yalanı da keşfiydi. Daha doğrusu hiçbir yalandan acı çekmemeyi öğrenmesiydi. Yüksek sesle inanmadığım her şeyi anlatabilir, içimden de “İnanmayın bana. Sakın inanmayın. Hepsi yalan! Ağzımdan çıkanı duymanız kolay. Ama yapabiliyorsanız, bunu da duyun!” diyebilirdim.
Kimseyi kendime fazla yaklaştırmıyordum. Dünyayı, hayatı olduğu gibi kabul ediyor ancak bütün bunların dışında da bir gerçeğin olması gerektiğinin üzerine yoğunlaşıyordum.
Aslında bu kadar yükselmek ya da alçalmak, daha doğrusu bu kadar ileri gitmek istememiştim hiçbir zaman. Aynaya bakıp kendini tanıyamamak, insanın kendi anılarını bir başkası yaşamış gibi anlatması, dünyanın kendisi dahil üzerindeki hiçbir şeye kayda değer bir varoluş nedeni bulamamak ve zihnin bedenden binlerce kilometre uzakta olması o kadar korkunç ki!
Belki de varlıklarından şüphe ettiğim bütün duygular içimde ama onları uyandıracak olanlar ortada yok. Belki ben de normal bir insanım ama ilgilendiklerim ne bu dünya üzerinde, ne de bu yüzyılda. Beni korkutabilecek kadar korkunç bir insan yok, bir olay yok. Ama elinde anahtarı tutan, bütün yanıtları bilenden korkardım... Ben Eflayı çok severdim. Eğer insan olsaydım.
Reklam
O kadar istedim ki gerçek bir duyguyu içimde hissetmeyi! Eğer pişmanlık hissedersem devamı da gelir, diyordum kendime. Sevmeyi bile öğrenebilirim yeniden, diyordum. Yeniden bir insan olabilirdim. Ama şimdi anlıyorum ki benim için artık çok geç. Ne bir pişmanlık duyuyorum, ne de gözpınarlarım ıslanıyor. Hiçbir şey hissetmiyorum. Hiçbir şey... Belki Kayra'yı öldürsem birkaç duygu kırıntısı doğabilir içimde. Ama sanmıyorum. O da olmaz. Ona da üzülmem. Ben bir caniyim. Ben sadece tespit edebilirim. Yaşayamam... Hiçbir şeyden emin değilim. Emin olmanın gerektiğine de inanmı yorum. Dünya üzerinde yaşayan herhangi bir canlıdan zerre kadar farkı olmayan insanoğlunun bu gereksiz çabasını da anlamıyorum. Her şeyi biliyorum ama kendimi tanıyamıyorum.
Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım.
Keşke hepsi ölseydi. Herkes ölseydi. Görmeselerdi beni. Dünyaya böyle bir canavarın geldiğine tanık olmasalardı. Keşke doğmasaydım... Sadece kötülük ve acı yaydım etrafıma.
“Hiçbir yere ait olmayanları iyi tanırım. Her yere aitmiş gibi davranırlar”
Sayfa 53 - EpubKitabı okuyor
Reklam
Ama insan kendini ev sahibi olarak görmedikten sonra yüzlerce evin tapusunda ismi yazsa neye yarar? Otelleri sevdim. Kiralık odaları. Terk edilmiş binaları. Tavanı yüksek evleri... Ben misafir olmayı seçtim.
Deniz, adama kendisini ölümsüz hissettirir.
Hayatımızdaki tek gerçek nefsi müdafaa intihardı. Bedenimize ve hayatımıza saldıran aklımızdaki düşünceleri yok etmekti.
"Çok uzun bir yolculuk olacak ve ben karadan ilk defa bu kadar ay­rılmış olacağım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.