İSTANBUL'DA 1 MAYIS
Kıpkızıl, kan kırmızı bayraklarımızın alevinden
Sarı korsan bir balon gibi soldu güneş.
Ciğerlerimize şişen türküler ateş!
Kol kola
Düştük yola
Yedikule'den amele evleri Sirkeci'ye dayandı,
Karagümrük kırmızıya boyandı.
Kasımpaşa tersaneyi yüklendi sırtına,
Geçtik köprüden
Geliyoruz:
Yol ver bize Cadde-i Kebir!
Kaldırımları söken topuklarımızla
Tokatlıyan'da göbekli mebusları tokatladık
Osmanbey'in ensesine atladık!
Zilfosladık Şişli'nin kadife mantosunu!
Bugün toz kondurmuyoruz keyfimize!
Bugün "Mayıs Bir"!
Bir Mayıs'ta İstanbul
Bizim olmuş gibidir!
NAZIM HİKMET
Kendini aramakla geçiyordu bir ömür, ben ise odama bağlıyım.Saçlarımdan bir kessem göğe koşan kırmızı bir balon olacağım.
Bir kessem, bir kessem, bir kessem…
Ama annemi özlüyorum hala,o da saçlarını kestiği gün gitmişti.Her şey halloluyor sanıyorduk, koparmaya ve kesmeye başlamadan önce.
Bir daha uzamaz sanıyorduk ve bir daha kesmeyi gerektirmeyeceğini.
Belki bir daha kesebilecek gücü kendimizde bulacağımızı umarak.
Umduğumuz ile bulduklarımız arasındaki derin bir çukurdu dünya.Düşürmeden uçmayı öğretemezdi bir kuşa.Bir avuç saça konmak için iki kanadı açılıyordu makasın.Saçlar, anne ve kızlar yazgısının aşılamayan tek köprüsüdür.Kestiğin zaman, bir tek annenle bağın kopuyordu. Uzayıp duran saçlarımdan başka suçlayacak kimsem kalmadı.
Annem de hiç gelmedi
SOSYOLOJİ’YE GİRİŞ
Bu Ülke- Cemil Meriç
Devlet - Platon
Eric Voegelin İnsanlık draması - Bengül Güngörmez
Siyaset Bilimi- Atilla Yayla
Gorgias- Platon
Sosyoloji- Anthony Giddens
Öküzün A'sı-Barry Sanders
Sosyolojik Düşünmek-Zygmunt Baumann
Yasakoyucular ve Yorumcular-Zygmunt Baumann
Akışkan Aşk- Zygmunt Bauman
Minervanın
Kıpkızıl, kan kırmızı bayraklarımızın alevinden
Sarı kursak bir balon gibi soldu güneş.
Ciğerlerimizde şişen türküler ateş!
Kol kola
Düştük yola
Yedikule’den amele evleri Sirkeci’ye dayandı,
Karagümrük kırmızıya boyandı.
Kasımpaşa tersaneyi yüklendi sırtına,
Geçtik köprüden
Geliyoruz:
Yol ver bize Cadde-i Kebir!
Kaldırımları söken topuklarımızla
Tokatlıyan’da göbekli mebusları tokatladık.
Osmanbey’in ensesine atladık!
Zifosladık Şişli’nin kadife mantosunu!
Bugün toz kondurmuyoruz keyfimize!
Bugün “Mayıs Bir”!
Bir Mayıs’ta İstanbul
Bizim olmuş gibidir!
Nazım Hikmet
Meme şeklinde on bin tane balon saldık havaya. İnsan ırkına aşk mesajı yaymak için bütün göğü, meme şeklinde balonlarla kapladık. Ayrıca iki tane devasa balon da saldık, balonların üzerinde kırmızı kumaştan iki tane afiş sarkıyordu, afişlerin üzerindeki yazılar altın sarısıyla yazıldı, her bir harf, değirmentaşı büyüklüğündeydi. Üzerinde "BİR KADININ MEMESİNE DOKUNMAK ONUN RUHUNU ELE GEÇİRMEKTİR" yazan afiş havada nazlı nazlı süzülüyordu, "BİR KADINI ELE GEÇİRMEK DÜNYAYI FETHETMEKTİR" de hemen onun ardından geliyordu. Mantıkta buna kıyas deniyordu ve bundan şöyle bir sonuç çıkarılıyordu: "BİR KADININ MEMESİNE DOKUNMAK DÜNYAYI FETHETMEKTİR'.
Cansız bedeni 2 Eylül 2015’te, kıyıya vurmuştu. Kırmızı tişörtü, mavi şortuyla sanki yeni uykuya dalmış bir bebekti Aylan. Denizi yastık yapmış, beli açık kalmış masumca uyuyordu, üşütmesin diye üstüne ince, yazlık bir pike örtesi geliyordu insanın. Birazdan uyanacak, gülücükler atarak kumlarda koşturacaktı sanki.
Oysa ki Aylan’ın bu masumca