Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi
* Annemin sessiz geceleri için! *
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi
Elmas arayıcılarının hepsinde taş gibi ifade olurdu. Bıkmadan usanmadan bütün yaşamları boyunca şans peşinde koşarlardı, çoğu da aradığını bulamazdı. Sonra gözleri donuklaşır, güneşin hırpaladığı yüzler duyarsızlaşırdı. Soğuk bir sessizliğe gömülürler ve içlerine acı bir umutsuzluk dolardı. Ancak yüreklerini hırs bürüyüp onları cinayetlere sürükleyince yine bir anlam kazanırdı yüzleri. Aslında başkalarından ne daha kötüydüler ne daha iyi. O ellerden iyilik geldiği gibi insanın göğsüne saplanacak bir bıçak da çıkabilirdi.
Bu yüzden bilimin gelişmiş olduğu her yerde din yok olmuştur. Zihnin bilimsel yollarda düşünmek ve yapmak üzere eğitildiği bir yerde din öylece ölüp gider; zihnin çiçekleri orada açmaz artık. Bilimsel zihnin toprağında, dinin tohumunun büyümesine izin vermeyen, onu öldüren bir zehir vardır. Nedir bu zehir? Bilim varoluşun sırrını çözmeye