Belki durumu daha farklı anlatabilirdim; belki “kısa bir tatil,” “meslek yorgunluğu”, “Kuzey Afrika kaplıcalarına doğru uzunca bir yolculuk” da diyebilirdim. Bunlar onun anlayabileceği sözlerdi. Hem böylece bunları kullanarak ailesine, çevresine bir açıklama yapabilirdi.
Sayfa 7 - Ayrıntı Yayınları XXI
Ah ah! Ne de çok gerçek vardı açığa çıkarılması gereken! hem de ne gerçekler! Yorulmak nedir bilmeyen! Parıl parıl parıldayan! Hepimizin gözlerini kamaştırıyorlardı! Hah, işte bu! demeye baş- ladı zavallı halk, işte bu! Tam da bu! Hepimiz bunun uğruna ölelim! Halkın tek istediği budur zaten, ölmek! Öyledir işte. "Yaşasın Di- derot!" diye böğürdüler, sonra da "Yaşa Voltaire!" Filozof dediğin böyle olur! Sonra da yaşasın zaferleri pek de iyi örgütleyen Carnot"! Ve yaşasın herkes! İşte, hiç olmazsa zavallı halkı cehalet ve putpe- restlik içinde gebermeye mahkûm etmeyen adam gibi adamlar! Onlar ona Özgürlüğün yolunu gösteriyorlar! Onu kurtarıyorlar! Hem de işi uzatmadan! Önce herkes gazete okumasını öğrensin! Selamet oradadır! Haydi, Tanrı aşkına! Acele edin! Okuma yazma bilmeyen kimse kalmasın! Öylesini istemeyiz! İhtiyacımız olan tek şey asker yurttaşlardır! Oy veren cinsten! Okuyan! Ve savaşan! Ve uygun adım yürüyen! Ve de öpücük yollayan! Zavallı halk işte böyle gaza getirilerek kısa sürede yeterli olgunluğa erişti. Eh, oldu olacak kurtulmuş olmanın coşkusu da bir şeylere yarasın, değil mi?
Sayfa 84 - YKY Çev: Yiğit BenerKitabı okuyor
Reklam
Yalan söylemek, düzüşmek, ölmek. Baş- ka bir şeye kalkışmak yasaklanmıştı. Hırsla yalan söyleniyordu, düş ötesi, gülünç ve saçmalık ötesi, gazetelerde, afişlerde, havada, karada, denizde. Herkes işin içindeydi. En kuyruklu yalanı kim söyleyecek diye yarışıyorlardı. Kısa süre sonra kentte gerçek diye bir şey kalmadı.
Sayfa 69 - YKY Çev: Yiğit BenerKitabı okuyor
Anlaşılan, kökenleri ne olursa olsun, hepsinin aklı sadece buna çalışıyordu. Sanki bu onlara iyi geliyordu. Yeni sapıklık buydu. “Fransa, dostlarım, sizlere güvendi, o bir kadındır, Fransa, kadınların en güzeli! diye başladı şakımaya. Sizin kahramanlığınıza güveniyor Fransa! Saldırıların en alçağının, en dehşetengizinin kurbanı oldu o.
Ardından, bu sistem çok iyi işlediği için, seri halinde kahramanlar üretilmeye başladı, üstelik, sistem mükemmelleştirildikçe giderek daha da ucuza mal oluyorlardı. Herkes halinden pek memnundu. Bismark, iki Napolyon, Barrès,* hatta süvari Elsa.** Kısa sürede, Reform hareketi tarafından çoktan havası söndürülmüş pörsümüş bir bulut niteliğine
“Yaşasın Diderot!” diye böğürdüler, sonra da, “Yaşa Voltaire!” Filozof dediğin böyle olur! Sonra da yaşasın zaferleri pek de iyi örgütleyen Carnot!* Ve yaşasın herkes! İşte, hiç olmazsa zavallı halkı cehalet ve putperestlik içinde gebermeye mahkûm etmeyen adam gibi adamlar! Onlar ona Özgürlüğün yolunu gösteriyorlar! Onu kurtarıyorlar! Hem de işi uzatmadan! Önce herkes gazete okumasını öğrensin! Selamet oradadır! Haydi, Tanrı aşkına! Acele edin! Okuma yazma bilmeyen kimse kalmasın! Öylesini istemeyiz! İhtiyacımız olan tek şey asker yurttaşlardır! Oy veren cinsten! Okuyan! Ve savaşan! Ve uygun adım yürüyen! Ve de öpücük yollayan! Zavallı halk işte böyle gaza getirilerek kısa sürede yeterli olgunluğa erişti. Eh, oldu olacak kurtulmuş olmanın coşkusu da bir şeylere yarasın, değil mi? * Lazare Carnot: “Zaferlerin Örgütleyicisi” lakabıyla anılan askeri mühendis. Fransız Devrimi sırasında Robespierre’i deviren “Thermidor” darbesinin önderlerinden. Daha sonra Napolyon döneminde Savaş Bakanlığı, ardından da İçişleri Bakanlığı yaptı.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.