Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Parodi Hakkında İncelemeler
ASLAN NAZ
Köy meydanını azıcık geçince, mıhtar emminin kahvesinin ilerisinde kara Fatma teyzelerin tarlasının ucunda bir ülke var.Yitik Beyinler Ülkesi.
Bu ülkeyi yıllardır gocuklu celepler, şeyini şey ettiğim fakültesinden mezun ilim insanları ile birlikte paralel ve üçgenle şekli benzerliği olmayan birlikte hamam çalıştıran imamlar
Öteden beri cinayet, cinayet sebebi, olay yeri, kriminal incelemeler, cezaevleri, suçlu ve psikolojisi, katillerin hayatları ve tabiki dedektiflik ve polisiye kitapları dikkatimi çekmiştir.
Ancak şunu da demeliyim ki içinde çok kan, cinsel içerik geçen kitapları okuyamam. Yani kast ettiğim Amerika polisiyesi. Benim kastettiğim işin daha bilimsel,
#okudumbitti
Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biri..
Okuyup bitirdikten sonra kitap ile ilgili incelemelere bakmak istedim ve ilk karşılaştığım inceleme "Oğuz AKTÜRK" e ait olan, kitaba 2 puan verdiği ve yerden yere vurduğu inceleme oldu. Ben kendisine katılmıyorum ve her kitaptan aynı şeyleri bekleyip aynı bakış açısıyla bakmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Yazar kitapta savaşlardan söz etmiş olabilir, bu savaşlar önemli savaşlarda olabilir fakat bu nedenler savaşı detaylandırma şartını doğurmaz. Yazarlar kitaplarda değindiği her konu hakkında kusursuz tasvir ve bilgilendirme yapmak zorunda değil. Yazar burda daha çok bir kişinin yaşadığı olaylara ilişkin yaşadığı psikolojik durumu bizlere anlatmış.Ben kitabı okurken zaman zaman içim titrediyse, tüylerim diken diken olduysa,bazı noktalarda gözlerim dolduysa ve çok hoş bir keyif aldıysam bu bana bu kitap için yeterlidir. İstediğim savaş detayları için "Savaş ve barış" mekan tasvirleri için "Notre dame ın kamburu" veya "sefiller" i okuyabilirim. Her kitap olağan üstü geliştiricilik yada mükemmel bir anlatım yapmak zorunda değil. Bir yerden okuru yakalayıp hazzı vermesi yeterli. Okuyacağımız tek kitap bu olsaydı eleştirilerine katılabilirdim.Çocuklar için güzel bir başlangıç kitabı demiş "Oğuz AKTÜRK" çocuk değilim fakat kitabı çok sevdim.
Dostoyevski’nin eserlerini kronolojik sırayla okuma kararımdan sonra bu biyografiyi edindim. Birden fazla kaynaktan yararlanılmış, eşinin günlüğü kardeşlerinin günlükleri gibi… Bu esere sadece biyografi demek haksızlık olur zira bir inceleme tarzında. Çocukluk ve ilk eserlerini, yaşadığı ortamın kasvetli mekanlarına etkisini, babasının despotluğu, çocuklarla oynamasına izin vermeyen yapısının gelişimindeki etkisini, hayatına giren çıkan insanların romanlarda nasıl göründüğünü, romanlardaki kendi hayatından izleri görüyoruz eserde.
Dönemin diğer edebiyatçıları özellikle Turgenyev ve Hersen ile ilgili anekdotlar mevcut. Dosto’nun devrimci görüşlerden acıyı kutsallaştıran peygambervari havasına, Avrupa gezileri ve üzerindeki etkilerden kumar takıntısına ve bu takıntı konusunda Anna’nın ona ne kadar destek olduğuna, sevgililerinden ailesi ile olan ilişkisi ve sorunlarına (eski eşinden olan oğlu ve kardeşinin ailesine bakıyor) kadar birçok önemli nokta var.
İlerleyen sayfalarda Dosto’nun demirbaş eserlerinin bir nevi incelemeleri de yer alıyor, bu kısımlardan kitaplarla ilgili hayli bilgi ve dolayısıyla tatkaçıran bilgiler mevcut. O yüzden okumadığınız kitapla ilgili bölümlere dikkat edin.
Tek seferde okunup bırakılacak değil, ilgili kitap okundukça çözümlemelere göz atılacak bir kitap olmuş. Ben edebi dilini, verdiği bilgileri tartışmasını, eserlerle ilgili anekdotları aktarmasını çok beğendim. Bazı yerlerde biyografi formundan çıkıp o eserin derinlemesine incelemesi havası vermesi de bana göre olumsuz yanı. Herkese keyifli okumalar :)
"Aman Allahım"...
Kitabı bitirebildiğimde zihnimden geçenleri en iyi ifade eden cümle bu olsa gerek. öyle uzun uzadıya incelemeler yazmayı pek sevmiyorum kitaplarla ilgili insanın kendisi okumalı ve kendi fikirlerine sahip olmalı bir kitapla ilgili. Kitapla ilgili söylenebilecek o kadar çok şey var ki doğrusu bu kitapla ilgili incelemelerin hacmi hiç de küçümsenemeyecek yeni kitaplar oluşturabileceği kanaatindeyim. belki sadece son bölümüne küçük bir dikkat çekmekle yetinip mutlaka okunması gerektiğini söyleyebilirim. (hem bu kitabı bitirdiğinizde düşün dünyanıza çok şeyler katmanızın yanında sabrınız konusunda da ciddi bir imtihanı kazanmış olacaksınız) Dediğim gibi kitap Edebiyat dünyasının ele aldığı konuların hemen hemen hepsini ele almakla birlikte, hemen hemen bütün bölümleri ile birlikte özellikle son bölümünde "kadın" üzerine islam düşüncesi hariç hemen hemen bütün düşünce akımlarının bakış açısını ortaya koyması açısından da çok önemli bir yapıt...
Ne yazarsam yazayım okumadan hissedemezsiniz...
Hamilelikte Okusanız Daha İyi Olacak Kitap
Tuvalet İletişimi, bir anne olarak “Eyvah, okumakta çok geç kalmışım..” düşüncesiyle okuduğum bir kitap oldu. Keşke hamileyken okusaymışım..
Yine de, az, hiç olmamasından iyidir.
İster hamileyken okumuş olun ister bebeğiniz 18-20 aylıkken, fark etmez; hangi aşamada olursa olsun burada öğrendiklerinizin ne kadarını uygularsanız o kadar iyilik
