Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Kitap okumak da yorar bazı durumlarda insanı. Sığınacak bir liman olması gerekirken, karanlık bir mağara oluverir. Ağır eserlerden sonra gelen bu duygu bir kaç hafta yaklaştırmaz kitaplara. İşte tam da bu durumda iken okumanız gerekecek bir kitap. Edebi değeri var mı? Bence yok. Ama sizi dinlendirecek kitaplardan kendisi. İlahi komedya'dan sonra, Faust'tan sonra özellikle bunalan zihninizi açabilir. Kitabın sonundaki tartışma konuları kısmını oldukça saçma bulduğumu itiraf edeceğim. Kitaba edebi değer verme çabaları zorlama olmuş biraz. Her kitap bir mesaj vermek zorunda değildir. Eğer dolu dolu geçsin vaktim diyorsanız, hiç bulaşmayın derim. İstifadeli okumalar kitap severler.
Çok sevgili Murakami’nin 2 yılı aşkın bir sürede yazdığı anılarından oluşmuş bir kitap bu. Kitapta, Murakami’nin yazabilmek için ettiği mücadeleyi okuyoruz hatta okumakla kalmıyor resmen yaşıyoruz. Okurken insana “Koşmak bu kadar mı güzel anlatılır?” derdirten, düşüncelerini ve yaşadıklarını çok net ve doğru bir şekilde aktaran bir dil ile yazılmış.
Hem bir roman yazarının hem de bir uzun mesafe koşucusunun azmini ve kararlılığını okuyacağınız harika bir roman. Murakami severler bu kitabı da mutlaka okumalılar.
Zweig'in Satranç kitabında da benzer bir bunalıma şahit oldum. İç dünyasını bu kadar iyi yansıtabilen bir yazarla yakınlık kurmamak imkansız. Başlarken biraz tedirgin oldum fakat en sonunda insanları mutlu ederek mutlu olma fikri beni son derece rahatlattı. Into the wild filmindeki mesaj geldi aklıma. Mutluluk paylaştıkça değer kazanır. Ve kendini sokaklara atıp yazar gibi yaşamak fikri yerleşiverdi içime. Her cümlesini alıntılamak istedim. İyi ki dediğim kitaplardan biri oldu bu yapıt. Sessiz bir odada, sobanın yanında okuyun kitap severler. Ve dışarıya çıktığınızda insanlara değer verin. Gülümseyin içten ve yaşadığınızı farkedin.
TOLSTOY'UN KENDİSİYLE YÜZLEŞMESİ
Öncelikle merhabalar, herkes tarafından özellikle de klasik severler tarafından kesinlikle okunması gereken bir eser oldugu kanaatine varmış bulunmaktayım.
Kitap az, öz bir kitap olmasına rağmen sayfalar dolusu şey anlatılmış aslında, kitapta Tolstoy adeta kendisiyle yüzleşiyor, hayati boyunca yaşadığı olaylar neticesinde oluşan "inanç" kavramını kendi yaşamından edindiği tecrübelerle okuyucuya döküyor. Neden roman yazdığını, gençliğinde nasıl biri olduğunu, kitabı yazarken nasıl bir düşünceye sahip olduğunu, edindiği düşünceler sonucunda vardığı noktayla önceki düşünceleri arasında nasıl farklar olduğuna değiniyor zira beni en çok etkileyen tarafı kişiyi adeta bazi seyleri sorgulamaya, düşündürmeye itmesi oldu. Bundan başka olarak kitapta yazar kendi hayatının haritasını çizerek yaşamı boyunca nasıl bir yol izlediğini, hakikat ve doğruyu arayışından nereye vardığını ve nereye gittiğini, belli doktrinlere nasıl açıklık getirdiğini, yaşamın özünü nasıl aradığını ve kendisi için ne ifade ettiğinden bahsediyor. Seksen iki yıllık bir hayat yaşamış olan Tolstoy'un aslında delilik ve dâhilik arasında nasıl gidip geldiğini kendi ağzından dinliyoruz...
Afilli sözlere ihtiyaç duymadan sade bir dille yazılmış çiçek gibi bir kitap..Ayrıca karakterlerin hislerini okuyucuya da aktarmayı bilmiş yazarımız.. Bazı hikayeler keşke daha uzun olsa bir romana dahil olsa dedim okurken..Sadece öykü severler değil okumayı seven herkese nacizane önerim olsun..
Tarih severler burada mı ? O zaman yaklaşın 🤫 harika bir kitap önerim var sizlere..
.
1.Dünya Savaşı'nın sonlarında bir umutla girilen ama başarısızlıkla sonuçlanan İmroz harekatını detaylarıyla anlatan bu kitap oldukça akıcı bir anlatıma sahipti.Özellikle üniversite ve kpss sınavlarına hazırlananların okumasını #muhendisanneninkitaplari
