Kitabı bitireli bir kaç gün oldu fakat henüz etkisinden çıkabilmiş değilim, finali beni derinden etkiledi diyebilirim. Yazarın okuduğum ilk kitabı ve dilini, akıcılığını sevdim. Baş karakterlerimiz, yetimhanede büyümüş zorlu bir hayatı olan Çiçek ve zengin bir ailede yetişmiş Ayza. Kendilerini bir şekilde anlaşmalı bir evliliğin ortasında bulurlar. Yan karakterler olsa da çoğunlukla kitap ikisi arasında geçiyor. Çiçek hayata karşı umutsuz ve hiç bir mutluluğu hak etmediğini düşünüyor. Çiçeğin her duruma depresif bakışı, her konuya karşı karamsar düşünce ve konuşmaları beni yer yer sinirlendirsede, yaşadığı hayatı okudukça onu anlamaya çalıştım. Yaşadıkları onu sert duvarları olan mutsuz birine dönüştürmüştü.Ayza ise varlıklı bir aileden gelen, kendi mücevher şirketi olan yakışıklı bir genç olmasına rağmen oldukça mütevazi bir kişilikti. Çiçeğe olan sevgisini, sabrını, hoşgörüsünü takdir ettim. Kendisini Çiçeğin yaralarını sarmaya adadı, Çiçeği çok güzel sevdi. Yazar kitabında yoksulların, yetimlerin, “hayatta insanlar tarafından görmezden gelinenlerin” sesi olmak istemiş Çiçek aracılığıyla. Okumak isteyenlere tavsiyemdir.