((Of ki ne off’ diyerek kitabın ilk 100 sayfasına geldim, olamaz böyle bir kitap diyerek inceleme keyfini Of ki ne off’un bitişine bırakıyorum.)
“Ben senin emrine amade bir lamba cini değilim!”
Kendimi kitabın etkisinden kurtarmam açıkçası epey vakit aldı. Hayatın yeşili, zaman çarkının insafının yeşili, yaşanmışlıkların ve unutulanların yeşili derken nefes aldığımız an’a şükredip, soluklandığımız anın, akıp giden zamana dahil olması tokat gibi çarptı. Her an’ı, anı oluncaya ve anı olacak başka an’lar bulana dek, sonsuza kadar yaşama düşüncesi insanın aklını çeler, maalesef ki çeler, caziptir, cezbedicidir…Sadece yok olup gidenin zaman mı yoksa etrafındaki kişiler mi kısmını hassas teraziye koyman gerekir.
Bana göre çok iyi harmanlanmış bir kitaptı. İlişkiler, iyi ve kötünün dansları, yaşanmışlıkların dışa vurumu, çıkarılacak bir sürü ders, nefes alan hayatlar, sonu isteğe bağlı değişebilen hayatlar… açıkçası yazarın önceki kitaplarını da okuyan biri olarak, bu kitabını diğerlerinden konu ve performans olarak “ ustalık mertebesine” erişmiştir diye yorumlar geçerim.