Aelita...
Kitabın konusunu bildiğimden ve hayran kaldığımda değil de, ismin bende ayrı bir yeri olduğundan başlamıştım kitaba. Ama yazıldığı zamana göre cidden mükemmel bir kitapla karşı karşıya kaldım. Günümüzde yazılsaydı mükemmelliği tartışılırdı gerçi.
Kitap Los adında bir bilim adamının ve Gusev adında açığa alınmış bir askerin Mars'a yolculuk yapmasını anlatıyor. Mars'a varıyorlar da. Hem de uygarlığı gelişen, gelişip de artık sonuna bile gelinen...
Ve bu arada kitabın bizzat ismi olan Mars Prenses'i Aelita ile tanışıyoruz ve Los aşık da oluyor :) Buraların spoiler olduğunu düşünmüyorum çünkü direkt kitabın arkasında da yazıyor. Neyse, içeriğinden bu kadar bahsetmek yeterli sanırım.
Gelelim eleştirilerime, bir kere kitap o kadar yarım ki.. Duygular yarım, olay örgüsü yarım, tüm her şey yarım... Kitabın sonuna doğru mest eden felsefik cümleler bile damağımda kalıyor, eee daha yok mu diyorum resmen. Kitabın başlarında Los'u çok sevsem de, kitabı Gusev'e hayran kalarak bitirdim çünkü resmen filozofa dönüştü yahu adam. Aleksey Tolstoy'un bu kitabı biraz felsefik, biraz romantik, ve ağzı açık bıraktıracak kadar ileri görüşlü..
Hemencecik ve kolayca okunabilir, ama bu kitaptan önce önerebileceğim fazlaca şey var. Yine de son alıntımı okumanızı çok isterim, çünkü hariga bir metinle karşılaşacaksınız.
Bu incelemeyi biraz yarım hissediyorum, kitap gibi :')
Hoşçakalın, kitaplarla kalın.