*
Müthiş ötesi bir kitap okudum. Japon kültürünü yakından tanıma fırsatının yanısıra kadın olmanın ne demek olduğunu ve maalesef toplumların ve kültürlerin gölgesinde büyümesine izin verilmeyen bodur bir ağaç gibi kaldığının da resmiydi ayrıca. Sırf bekar bir anne olduğu için yanlış bakan gözler, kontrat imzalamayan emlakçılar, erkeğin erkek olduğu için hali hazırda gözardı edilen hataları ve suçların bütününü sırtlamak zorunda kalan kadın...
Bir kadın, kaçırıp adını değiştirdiği çocukla Japonya’yı dolaşıp en sonunda mal varlığını bir tür tarikat olan ‘Melekler Evi’ne bağışlar ve orada yaşamaya başlar. İnsanların orada zorla tutulduğuna inanan halk ayaklanır ve evle ilgili soruşturma açılır. Oradan da kaçan kadın en sonunda yakalanır ve çocuk elinden alınır. Anne olmayı ve anne olmanın sadece doğurmaktan ibaret olmadığını, fedakarlığın insanı nasıl değiştirebildiği ve kadın olmanın zorluğunu harika bir şekilde anlatan yazar, günümüzün sorunlarına da dikkat çekmiş. Kitabın konusu ilgimi çekmişti ve beklenti olarak beni neyin beklediğini bilmediğimden okurken yer yer duygulandım ve Japon mutfağına dair içimde bir merak uyandı. Okumak isteyene tavsiyemdir.
Kitapla kalın