Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Amerikan Başkanları

Türkkaya Ataöv

Amerikan Başkanları Gönderileri

Amerikan Başkanları kitaplarını, Amerikan Başkanları sözleri ve alıntılarını, Amerikan Başkanları yazarlarını, Amerikan Başkanları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kaldı ki, Amerikan başkanlık seçimleri, ayrıntılı bilgilerin az olduğu kurucu Washington dönemi dışında, sürekli ve gitgide azgınlaşan yolsuzlukların, yasaları hiçe sayan haksızlıkların, çelebilikle bağdaşmayan saldırganlığın ve görülmemiş skandalların yer aldığı siyasal yozlaşmalara dönüşmüştür. Bağımsızlık Bildirisi’nde özgürlük kavramına bolca
Sayfa 267 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Her adayın olabildiğince insana erişmek için siyaset yelpazesinin merkezinde yer alması ya da öyle olduğuna seçmeni inandırması gerek. İkisi de her hangi bir kümenin duyarlılığına dokunacak en ufak sözden uzak duruyor. O zaman, tartışma birkaç basmakalıp sözcüğe ve içeriksiz düşüncelere indirgenmiş demektir. Yoksa, merkezden uzaklaşacak olan aday bir yandan çok tutucuların, öte yandan da değişiklik isteyenlerin desteğini yitirecektir. Yürütme erkinin en yüksek koltuğu için yapılan yarış, bu nedenle, dünyada genel silâhsızlanma, genel sağlığa giden yol ya da küresel ısınmaya karşı temel önlemler yerine gebe kadınların çocuk aldırma hakkının olup olmadığı ve eşcinsellerin evlenmesi tartışmasına odaklanıyor. Son birkaç seçimin iki adayı Amerika’nın küredeki üstünlüğünü hangisi daha iyi koruyabilir, bunun için dünya kaynaklarını denetleme konusunda kim daha etkin olabilir ve hangi partinin adayı Amerikan siyasal düzenini başkalarına daha iyi kabul ettirebilir konularında yarışıyorlar.
Sayfa 265 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Britanya İmparatorluğunun başbakanı da emperyalizmin kızgın güneşinin en parlak olduğu yıllarda kendi işçilerine “imparatorluk işçileri” olduklarını ve öteki ülkelerin işçilerinden farklı olduklarını unutmamalarını önermişti.
Sayfa 254 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Önceli (selefi) Bush’a göre daha derli toplu bir izlenim bırakabilir, ama ayrıntılara girdiğinde yetersizliği açıkça görünüyor. Örneğin, Orta Doğu ve Hazar Denizi çevresi doğal kaynaklarından caymayı düşünmediğini göstermek için, “otomobili bulmuş olan Amerika benzinini ve petrolünü her zaman bulacaktır” gibi bir nane de ileri sürdü ve dinleyenlerce uzun uzun alkışlandı. Ancak, otomobilin ilk deneyim yurdu da, ardından ticaret ürünü olarak sunum yeri de Almanya’dır, Amerika değil!
Sayfa 250 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Obama 1929 Büyük Ekonomik Bunalımı Amerikan toplumunu birden vurduğunda o zamanki Başkan Franklin Delano Roosevelt’in (FDR) sınırlı “Yeni Paylaşım” (The New Deal) uygulamalarını bile fazla buluyor. Oysa, FDR geçmişte bir eşi görülmemiş bu bunalımla yüz yüze gelerek çıkış yollarını ararken, halka açık konuşmasının daha ilk tümcelerinde “bu ülkede benden daha kapitalizm-yanlısı yoktur!” demişti. Obama 1930’ların derde deva olmayan bu sınırlı yaklaşımını bile gereksiz bularak “küreselleşmenin koşullan değiştirdiğini” yazıyor. Son üç sözcük yanlış da değil. Günümüz küreselleşmesi doğal kaynakları, kendi halklarından önce dışarıyı besleyen ürünleri ve ileri endüstri ülkelerinden satın aldıkları işlenmiş mallarla çevre ekonomilerini Amerikan tekelci sermayesine öylesine bağlamıştır ki, koşullar gerçekten değişmiştir. Artık soyulan ve sömürülen toplumlar, ülkeler ve anakaralar stratejik maddeleri, ucuz emeği ve yabancıların buyruğundaki askerî üslerle Amerikan ekonomisinin batmaması için üstlerine düşen ‘görevi’ yerine getirme yarışı içindeler.
Sayfa 243 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Başkaldıran kimi siyahlar da oldu," ama onlar sürekli olarak kıyıda köşede kaldılar ya da Martin Luther King, Jr. gibi bir gün öldürüldüler. Frederick Douglass (1817-95) adlı bir siyahın öz yaşamını anlatan kitabı, okuyanı hayran bıraktı; ama köle doğmuştu ve kaçtığı güne değin öyle kalmıştı. Matthew Henson (1866-1956) Kuzey Kutbunu keşfeden beş kişiden biriydi; ancak, yaşamının birçok yılını gemi görevlilerine yemek hazırlamakla geçirmişti. Amerika’da ilk kadın zenci pilot olan Bessie Coleman (1893-1926) karnını doyurabilmek için başkalarının giysilerini yıkayıp ütülüyordu.
Sayfa 231 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Derin düşünce’'den ne anladığına gelince. Başkentte 13 Mart 2002’de: “İsrail’in yaşam hakkını tanıma kararlılığından daha derin bir şey olamaz. Bu, bütün düşüncelerin en derin olanıdır. Bu haktan daha derin bir şey düşünemiyorum.” Senin düşüncenin ne denli sığ olduğunu bilmeyen yok. Kendine ilişkin olarak US News and World Report dergisiyle 3 Nisan 2000’deki konuşmasından: “Bu işimi yürütecek denli zeki olmadığımı düşünen kişi beni küçümsüyor demektir.” Yalnız küçümsemekle kalmıyoruz. Colorado Springs’de 12 Ekim 2004’de: “Ben Washington’a kimi sorunları çözmek için gittim, sonraki başkanlara ve gelecek kuşaklara aktarmak için değil.” Amerikan tarihinin en büyük para bunalımlarından birinin aktarılmasına ne demeli?
Sayfa 227 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Bir “itiraf’ daha. 12 Ocak 2009’da Beyaz Saray’da: “Para bunalımında verdiğim en zor kararlardan biri çok çalışan insanların parasını kullanarak başka bir bunalımı engellememdi.” Az gelirlilerin vergileriyle toplanan parayı vergileri düşürülmüş olan, ama malî bunalımı yaratan küçük ve varlıklı azınlığa onları kurtarmak için aktarmasını kastediyor. Bir güçlüğü daha: “Yaşamımın en büyük zorluklarından biri Irak olayını teröre karşı savaşa bağlamaktı.” Tümümüzün en büyük zorluğu da o, zaten. 30 Ocak 2002 ’de Daytona’da (Florida): “Şeytanın eylemlerinden ötürü, Amerika’da akıl almaz şeyler oluyor.” Bu tümcenin en az yarısı doğru.
Sayfa 226 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Başkent Washington’da 21 Aralık 2004’de Irak’a demokrasi getirdiğini şu incilerle anlatmıştı: “Buyurganlık, nefret ve yıkım olan yerde demokrasi düşüncesinin yerleşmesi dünya tarihinde öyle bir umut anı ki!” Dünyacık, “düşünce...umut anı” olmaz. 28 Haziran 2007’de Newport’ta (Rhode Island) söylediğine göre, Dubya’nın bir “umud”u: “Bir gün, iyi Tanrı Fidel Castro’yu alıp götürecek.” Seni de! Afganistan’la Irak’ta öldürdüklerin senin sayende daha önce gitmek zorunda kaldılar. Ya Georgia’da Fort Benning kışlasında 11 Ocak 2007’de şu ağzından çıkanlar: “Nefretin buyurganlığını yenilgiye uğratmanın en iyi yolu nefret ülküsüyledir affedersiniz, umut ülküsüyle.” Hah şöyle, yanlış yaptığını ara sıra da olsa, kabul et. Ondan bir de “itiraf’: Arizona’da 13 Ekim 2004’te: “Eşim Laura’nın İngilizcesi benimkinden iyidir.” Yalnız onunki değil; neredeyse herkesinki!
Sayfa 226 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Irak’a dönelim. Bağdat’ta bir yerli gazeteci ona ayakkabısını fırlatıp atmıştı ya 14 Aralık 2008’de gene Bağdat’ta pişkinlikle şunu demiş: “Şu ayakkabısını atan kişi. Neden yaptı, anlamadım gitti.” Şimdilik altı yıllık kanlı bir savaşı başlatan, yürüten ve o adamın ülkesini baştanbaşa kana boyayan, bölen, petrolüne el koyan ve Amerika’nın Orta-Batısından kendi buğdayını onlara satmak için Iraklılara ekmeklerini bile yaptırmayan sensin. Gene mi anlamadın? Oysa, başkan olduğunda, Irak’ta Sünnîlerle Şiîler olduğunu bile bilmiyordun. Des Moins’da (Towa) 7 Haziran 2002’de: “Saldırıya uğrayan ülke, komşusunu kendi ne denli sevilmek istiyorsa, o kadar severek tepki gösterebilir.” Sen de Afganistan’la Irak’ta zaten aynı şeyi yapmıştın! Washington’da 7 Mayıs 2003’de: “Savaşın tehlikeli bir yer olduğunu düşünüyorum.” Yok canım; hem de bir “yer”...Beyaz Saray’da 26 Mayıs 2005’de: “Barış için kampanya yürütenlerin kazanacağını düşünüyorum.” Senin dışında.
Sayfa 225 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şu sözlerine bakarak Oğul Bush’un coğrafya bilgisine ne demeli? “Kanada ile Meksika’nın sınırı hiç bu denli iyi olmamıştı.” Arada koca ABD var, Salako! 14 Aralık 2008’de Afganistan’da Bagram hava alanında: “Afganistan’da Taliban iktidardan düştü, el-Kâide barınakları kapandı ve 25 milyon Iraklı artık özgür...” 25 milyon Iraklı Afganistan’da ne arıyor? 12 Mart 2002’de televizyonda: “Osama bin Ladin’le hiç ilgili değilim.” 13 Ekim 2004’de gene televizyonda: “Osama bin Ladin’le ilgili olmadığımı hiç söylemedim.” Anlaşıldı!
Sayfa 225 - İleri YayınlarıKitabı okudu
İran üstüne: “ABD’nin İran’a saldırmak için hazırlık yaptığı kavramı saçmalığın ta kendisidir. Ve bunu söyledikten sonra hemen ekleyebilirim ki, bizim içim tüm seçenekler vardır.” Bu seçeneklerin içinde saldırmak da yer almaz mı?... Bir de şuna ne demeli? “Düşmanlarımız yaratıcı ve kaynaklan bol; biz de öyleyiz. Ülkemize zarar vermek için yeni yöntemler düşünmekten kendilerini alamıyorlar; biz de alamıyoruz.” Kimin ne yöntemler kotardığı anlaşılıyor, Dubya!
Sayfa 225 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Time Wamer ile AOL İnternet’te birleşirken, 29 Ocak 2000’de Concord’da (New Hampshire) sorduğu soru: “Internet yolları artık daha mı çok az olacak?” Los Angeles’te 27 Eylül 2000 günü: “Bulduğum ortak paydalardan biri şu ki, beklentiler beklentilerden yukarıdadır.” Ne dendiğine aklı eren beri gelsin. Başkentte 2 Kasım 2000’de yumurtladığı: “Hiç bir şeyi desteklemiyorsan, hiç bir şeyi desteklemiyorsun.” Aferin sana, Dubya! 18 Ocak 2001’de AP haber ajansı merkezinde: “Washington’da öyle bir tutku var ki...Tutkulu olanlar başarısızlığa karşı başarıyla başarılı oluyorlar.” Başarının ne olduğu çok iyi anlaşıldı sanırım. Gene Washington üstüne 4 Aralık 2002’de New Orleans’da (Louisiana): “Washington keskin dirsekleri olanların en etkili kişiler oldukları kentlerden biridir.”
Sayfa 224 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Nashville’de (Tennessee) 17 Eylül 2002’de şöyle bir tekerleme gevelemiş: “Burada Tennessee’de eski bir atasözü var. Teksas’da da varya. Şöyle: beni bir kez aldat, ayıp, ayıp sana; Aldan, gene aldatılırsın.” Salako, yavrum, Ona öyle demezler. Berbat İngilizcenle Tennessee’yi de, Teksas’ı da batırdın. Ayrıca, o atasözü her yerde çok yaygındır. Doğrusu şu: Beni bir kez aldatırsan, yuh sana; ikinci kez aldatırsan, yuh bana! Aristo’nun ve tüm mantıkçıların tüylerini diken diken edecek (Dallas’ta 18 Temmuz 2003’de söylenmiş) bir söz daha: “Doğru seçimleri yaparak, ilerisi için doğru seçimler yapabiliriz.” Ha, şunu bileydin! Mantık deyince, Boston’da 3 Ekim 2000’de: “Askerin rolü savaşa girmek, kazanmak ve böylece savaşı engellemektir.” Bu önemli konu da, bir mantık başyapıtıyla, aydınlığa kavuştu.
Sayfa 224 - İleri YayınlarıKitabı okudu
Şimdi, Oğul Bush’un incilerine dönelim. Örneğin: “İnandığımın doğru olduğuna inanıyorum.” Ağzına sağlık, pek güzel anlaşıldı. Talk dergisinden biriyle 1 Eylül 1999’da konuşurken o yayının temsilcisi neyi hiç yapamadığını sorduğunda yanıtı: “Oturup bir kitap okumak; örneğin, kamu siyaseti ya da felsefe üstüne ya da öyle bir şey. Hiç yapamam.”
Sayfa 223 - İleri YayınlarıKitabı okudu
51 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.