Güneşli bir İstanbul sabahından günaydınlar... Dün başladığım ve bugün bitirdiğim "Araba Sevdası"nın yorumuyla geldim bu sefer. Lise edebiyatında gördüğümüz için bu kitabın adını duymayan yoktur. Bihruz Bey adında bir karakterimiz var ve bu karakterimiz, ilk defa görüp vurulduğu Periveş Hanım'a âşık oluyor. Ama nasıl bir aşk nasıl bir aşk... Fransızca konuşmayı çok seven Bihruz Bey, Fransızca hocasının getirdiği kitaplardan "siyah-çerde"sine mektuplar yazıyor; onu düşündükçe ağlayası geliyor; hep onunla alakalı hayaller kuruyor. Bir nevi, onunla yatıyor onunla kalkıyor. Bir de Keşfi Bey var, ortalığı karıştırmaya çalışan bu adam, yalan söylemeyi bir hayat felsefesi haline getirmiştir. Onun Periveş Hanım hakkında söylediği kötü haberi öğrenen Bihruz Bey, hastalanacak, ağlayacak, gözü artık eski hayatını görmeyecek, tenha yerlerden keyif almaya başlayacak. Kitap, hem komik hem de yer geldiğinde duygusal olabiliyor. Ayrıca, kitabın isminin "Araba Sevdası" olması da oldukça manidar :) İletişim Yayınları'nın bu özenli baskısı, Jale Parla'nın önsözü ile başlıyor; kitabın sonunda da 'Ekler' kısmı var, bu kısımda kitap içinde geçen şiirlerin, mektupların, vb.nin tamamını bulabilirsiniz. Benim için oldukça keyifli bir okuma oldu, herkese gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
Kitapla kalmanız temennisiyle...