Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ariflerin Menkıbeleri

Ahmed Eflaki

Ariflerin Menkıbeleri Sözleri ve Alıntıları

Ariflerin Menkıbeleri sözleri ve alıntılarını, Ariflerin Menkıbeleri kitap alıntılarını, Ariflerin Menkıbeleri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Bu iki deniz biribirleriyle tanıştı, bu iki can bir bağ olmadan birbirleriyle kaynaştı."
Sayfa 141Kitabı okudu
Yine Bahâ Veled’in müritlerinden nakledilmiştir ki: Çok defa Seyyid, şeyhin (Baha Veled’in) ilahî bilgilerini dinlemekten ve onun sırları açıklamasından o derece hararetlenirdi ki, ayağını mangalın ateşine sokar ve elleriyle de ateş korlarını söndürürdü. Nihayet Bahâ Veled hazretleri: “Seyyid’i meclisten dışarı atın da huzurumuz bozulmasın” diye Seyyid’e doğru bağırırdı. Şeyhin narası Seyyid’in kulağına ulaşınca derhal susardı.
Reklam
Hz. Mevlana'nın Cenaze Namazı
Yine faziletli insanların üstadı Mevlânâ Şerefeddin Kayserî'den (Tanrı ona rahmet etsin) nakledilmiştir: Şeyh Sadreddin hazretleri, Mevlânâ hazretlerinin cenaze namazını kıldırmak için ilerlediğinde birdenbire üstüne bir hıçkırık gelip bir süre kendinden geçti, sonra namaz kılıp gözlerinden kanlı yaşlar akıtarak hareket etti. Ululardan bir grup durumu ondan sordular. "Namazı kıldırmak için ilerlediğimde, yüce meclis meleklerinin önümde sırayla dizildiklerini, Peygamber hazretlerinin (Tanrı'nın salat ve selamı onun üzerine olsun) şekil bağlamış ruhunun da Mevlânâ'yı ziyarete gelip onun namazını kılmakla meşgul olduğunu gördüm. Gökteki meleklerin hepsi mavi giyinmişti, ağlıyorlardı" dedi Şeyh Sadreddin. Şeyh hazretleri bütün büyüklerle birlikte tam kırk gün boyunca Mevlânâ hazretlerinin mübarek türbesini ziyaret için gidip geldi. Mevlânâ Şerefeddin Kayseri buyurdu: Üstadım ve isnadımın mesnedi Kadı Sirâceddin, Mevlânâ'nın türbesi karşısında durmuş ağlayarak şu beyitleri söylüyordu: Keşke ecel dikeni senin ayağına battığı o gün, dünya yok edici kılıcını benim başıma vursaydı da gözlerim dünyayı sensiz görmeseydi. Toprak başıma! Senin mezarının toprağı üzerinde duran ben miyim? Sayfa 302 Kabalcı, 2006
Sayfa 302 - kabalcı
(12) Hikâye: Aziz arkadaşlar rivayet ettiler ki: Zamanın Âsiyesi olan ulu bir bayan Seyyid’in müridi olmuştu. Bir gün şaka yolu ile Seyyid’de: “Gençliğinde, mücahede ve riyazeti kemal mertebesine ulaştırmıştın. Nasıl olur da ömrünün sonunda oruç tutmuyor ve namazların birçoğunu ka-çınyorsun” diye sordu. Seyyid: “Ey çocuğum, biz yük çeken develer gibiyiz. Ağır yükler çekmiş, çok sıkıntılı zamanların felâketlerini tatmış, uzak ve uzun yollar çiğnemişsiz. Sayısız konaklar ve merhaleler aşmışız. Varlık kıl ve yününü dökmüş, zayıf, ince ve isteksiz olmuşuz. Ağır yükün altında adım atmış, az yemiş, dar boğazlı olmuşuz. Şimdi bizi, birkaç gün arpa vermek için besiye çekmişler ki beslenelim ve bir bayram günü olan Tanrı’ya kavuştuğumuz günde kurban olalım; çünkü zayıf kurban Tanrının mutfağına yaramaz, zira daima yağlı kapıya yağlı kurban gerekir” dedi.
"Doğruluğun ve aldatıcı yalanın kokusu misk ve sarımsak gibi nefesle belli olur. Eğer sen, dostu on gönülü olduğundan ötürü layıkiyle tanımıyorsan, kendi hastalanmış olan burnundan şikayet et
Bu dünyada, ey Tanrı! bu ümmete doğru yolu, öteki dünyada da; yüzünün ayını göster.
Reklam
Sen Nesin Böyle...
Mevlana Hazretleri "Şems-i Tebrizi'nin ayağı ruhlahların başları üzerinde idi. Onun ayağının bastığı yere ayağını basma, başını koy." Ve başka bir yerde de: Şiir: "Aşk delidir, biz delinin delisiyiz. Nefis emmaredir, biz emmarenin emmaresiyiz," buyurdu.
Rubai: "Bir kase ayranım oldukça onu içerim Şunun bunun kasesi ve kesesi ile bağlanmam. Fakirlik ve zaruret ölümle beni tehdit etse de yine hürriyetinıi kulluk mukabilinde satamam."
D e r l e r k i : Hüseyin Hatibi hazretleri gençli- ğinin ilk çağında : engin bilgili ve derin bir bilgindi. Şöyle ki: Nişaburlu Raziyüddin, Bedr-i Ru'us ve Şeref-i Akili gibi dünyanın meşhur adamları onun öğrencisiydi. Ayrıca iki üç bin müfti ve keramet sahibi zahit öğrencisi de vardı. (4) D erler ki: Dokuz ay sonra Baha Veled haz- retleri dünyaya geldi. O iki yaşında iken babası Hüseyin Ha- tihi öldü. Baha Veled efendimiz büyüyüp büluğa erince, bü- tün bilim ve hikmetlerde müstesna ve parmakla gösterilen ·bir adam oldu. Tam bu sırada anne tarafından olan akra- baları, herkes Baha Veled'in hükmü altında bulunsun diye, Baha Veled'i padişahlık tahtına oturtmak için söz birliği et- tiler; fakat Baha Veled kabul etmedi ve hiç razı olmadı. Bir gün babasının kütüphanesine girdi. Kitapları tetkik ederken dünya kraliçesi olan annesi: « Bizi, babana bu bilimler ve hikmetleri bildiği için vermişlerdir, ıı dedi. Bunun üzerine Ba- ha Veled kendini tamamiyle dini ilimler tahsiline verip ça- lıştı ve dünya mülkünden tamamen el çekti.
Senin dışında, dünyada her ne varsa yoktur. Her aradığını kendinde ara. Çünkü her aradığın sendedir.
Reklam
Kalplerini kendine kul etmek için insanlara iyilikte bulun; çünkü iyilik çoğu kez insanları kul eder. Mevlana
“Gencin aynada gördüğünden daha fazlasını, ihtiyar, bir tuğla parçasında görür.”
Sayfa 136Kitabı okudu
“Ey fakîh! Sen, Tanrı için aşk bilgisini öğren; çünkü ölümden sonra helal, haram ve vacip kalmaz”.
Sayfa 127Kitabı okudu
Bir adam bir şehire gitti. (Onun maksadı) bu şehir halkının gafletini anlayıp orada yankesicilik yapmaktı. Orada bir küçük çocuk gördü. Çocuğun elinde bir simit vardı. Bu yankesıci adam ondan simit istedi. Çocuk: "Vermiyorum," dedi. Yankesici ısrar etti. Ço cuk: "O halde öküz gibi böğür vereyim," dedi. Dolandırıcı etrafına baktı, hiç kimseyi göremeyince, karnı son derecede aç olduğundan öküz gibi böğürdü ve: "Haydi şimdi simidi ver," dedi. Çocuk: "Vermiyorum. Annem ve babam bana: 'Simidi öküze verme, çünkü öküze saman yaraşır,' diye tembih ettiler,' dedi. Şiir: "Eğer şeker eşeği keyiflendirseydi, sahibi onun önüne kantarlarla şeker dökerdi.
87 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.