Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mustafa Kemal'in Ağzından Vahidettin

Atatürk'ün Bana Anlattıkları

Falih Rıfkı Atay

Atatürk'ün Bana Anlattıkları Sözleri ve Alıntıları

Atatürk'ün Bana Anlattıkları sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ün Bana Anlattıkları kitap alıntılarını, Atatürk'ün Bana Anlattıkları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devleti, milleti ve bütün menfaatleri müdafaa eden kuvvet başkasının elinde bulundukça, sizin padişahlığınız dahi sözde olmaktan kurtulamaz. Biraz tedbirsizce olduğuna kanaat getiriyorum.
Sayfa 52
Beni çok nâzik kabul ettiğini söylemeliyim. Veliahtlığı zamanında olduğundan daha fazla mültefitti. Oturdu, bana da karşısında yer gösterdi ve aramızdaki tabure üzerinde bulunan sigaralıktan bir sigara alıp verdi, kendisi de bir sigara aldı ve yaktığı kibriti bana uzattı.
Sayfa 50
Reklam
Eğer Vahideddin size bunu teklif etmişse derhal kabul etmeniz gerekir. Bu adam yarının padişahıdır. Siz temiz bir adamsınız. Onun yanında kendisine hakikatleri pervasızca söyleyecek birinin bulunması gerekir; gerçi saray hizmetinde bulunmak güçtür, fakat memleket için her şey yapılır.
Sayfa 45
Bizi buraya gönde ren kumandanın altın karşılığı memleket menfaatleri hak kında müsâmaha gösterecek insanlardan olmadığını çok tan öğrenmeliydiniz.
Sayfa 23
...ben, başı ve nihayeti malum olmayan, kimi kendini dahi, kimi kendini diktatör, ki mi kendini doktor farzeden bu adamların naçiz Mustafa Kemal’e bir şey yapamayacaklarından emindim. Bir şey yapabilirlerdi. O da, o gün hâkim oldukları süngüye ve insan dışılığa dayanarak Mustafa Kemal'i yakalamak ve asmaktı.
Sayfa 16
Sadrazamın konağından çıktıktan sonra Cevat Paşa samimi bir lisanla bana sordu: - Bir şey mi yapacaksın Kemal? - Evet Paşam, bir şey yapacağım! - Allah muvaffak etsin! - Mutlaka muvaffak olacağız!
Reklam
Mondros Mütarekesi
Devlet-i Âliye-i Osmâniye, bu ateşkes antlaşması ile sadece kendini kayıtsız şartsız düşmanlara teslim etmeyi değil, memleketi istilâsı için düşmanlara yardımı da vadetmiştir.
Şişli'deki evimde yeni durumu düşünüyordum. İstanbul sokakları İtilaf devletlerinin süngülü askerleriyle dolmuştu. Boğaziçi, toplarını sağa sola çeviren düşman zırhlılarıyla, lacivert sularını göstermeyecek kadar örtülüydü. Herkes ancak çok zorunlu ihtiyaçları için evden çıkabiliyor, sokaklarda hatır ve hayale gelmeyen hakaretlere uğramamak için, caddelerin duvar diplerinden, büzülerek, eğilerek ve korkarak yürüyebiliyorlardı. Bütün tedbirlere rağmen yine bin türlü feci saldırı sahneleri eksik olmuyordu. Koskoca İstanbul ve koskoca İstanbul'un yüzbinlerce halkı, sesleri kısılmış bir halde idi. İstanbul ufuklarında yanlız düşman hakaretleri, düşman bayrakları ve süngüleri yükseliyordu.. Şaşılacak şeydir. Artık adi bir mendil gibi ayak altında çiğnenen bu çevrede, hala bir saltanat, bir hükümet, bir varlık olduğunu zannedenler vardı. Mustafa Kemal
İsimleri ordu
Düşününüz; yüzlerce kilometre imtidadınca (uzunluğunda) bir cephe üzerinde üç ordu vardı. İsimleri ordu; zayıf, dağınık bir takım kuvvetler...
Sayfa 53 - Bateş - 1998 - 125 sayfaKitabı okudu
Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez...
- Paşam, biz de askeriz, biz de bu orduya kumanda etmiş adamız. Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez... Eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki, onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır. Eğer siz kaçtığınız zilletini (alçaklığını) Türk neferlerine tahmil etmek (yüklemek) istiyorsanız insafsızlık ediyorsunuz. Muhatabım olan general beni tanımıyordu. Yahut tanımamazlıktan geliyordu...
Sayfa 52 - Bateş - 1998 - 125 sayfaKitabı okudu
Reklam
YAKUP CEMİL VAKASI
İşte Yakup Cemil'in sehpaya gitmesinde biraz da bu sebep olmuştur. Bu çocuk bir gün Bursa'da ihtilâl arkadaşlarıyla bir mülakat yapıyor, diyor ki: - Büyük sandığımız adamlar çok küçükmüş, vatanın selameti için bunları öldürmek lazımdır. Bunu ben yapacağım. Daha mutedil (ılımlı) inkılapçılar kendisine soruyorlar: - Öldürmek kolay fakat vaziyeti ıslah edecek kim? - Mustafa Kemal!... ismini telaffuz ediyor.
Sayfa 15 - Bateş - 1998 - 125 sayfaKitabı okudu
"Kolordu denilen cüzütam, (birlik) kuvvet ve kudret itibarıyla en büyük cüzütamdır. Bunun kumandanı, bir tek neferini dahi kurtarmaksızın, bilakis heyeti umumiyesini düşman elinde bırakarak, şahsını kurtardığı vakit, esbap ve şerait (neden ve koşulları) ne olursa olsun, kolordu kumandanının aleyhindedir."
Osmanlı ricali mühimmesini (önemli Osmanlı yöneticilerini) ziyaret ediyordum. İlim, fen, sanat ve hadiseler itibariyle, memleketim için ve milletimin mevzuu bahis olmak lazım gelen hayat ve mematı için düşüncelerim vardı. Başta bulunanlara onları söylemek istiyordum.
...Namazdan sonra Naci Paşa zat-ı şahanenin hususi salonunda beni görmek istediğini bildirdi: "Yalnız mıdır?" diye sordum. "Hayır," dedi, "Yanında bir iki Alman generali var." "Rica ederim," dedim. "Onlar çıktıktan sonra zat-ı şahane ile ben yalnız görüşeyim."
Sayfa 44 - Pozitif Yayınları, Üçüncü Baskı: Kasım 2022Kitabı okudu
Hakikaten insan, yaşadığı, bulunduğu ve çalıştığı muhit içinde, o devri sevk ve idare edenlerle hemhal ve bir kanaatte olursa aynı muhit ve devrin adamı olmaktan çıkamaz, bana bu felaketten uzak kalmak için ellerinden geleni yapanlara teşekkür etmeyi vazife addederim. Onların bu hareketlerinin şuurlu failleri olmadıklarını zikretmek şartiyle..
Geri160
915 öğeden 901 ile 915 arasındakiler gösteriliyor.