Auschwitz'den Sonra Yazmak kitaplarını, Auschwitz'den Sonra Yazmak sözleri ve alıntılarını, Auschwitz'den Sonra Yazmak yazarlarını, Auschwitz'den Sonra Yazmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
...Auschwitz'i bir kenara koyamayız. Bizi ne kadar sıkboğaz etse de böylesi bir şiddet eylemine teşebbüs dahi etmememiz lazımdır, çünkü Auschwitz bir parçamız, tarihimizden çıkmaya cak bir namus lekesidir ve -şunu kar sayabiliriz!- nihayet birbirimizi tanıdık diyebileceğimiz bir anlayışı mümkün kılmıştır.
SON
...İnsan ırkının, kendisini ve diğer tüm canlıları çeşitli şekillerde yok etme yeteneği, günbegün ispatlanabiliyor veya harp oyunlarında talim ediliyorsa geriye anlatacak ne kalır? Başka bir şey yoktur ama her saat mümkün olan nükleer intihar, Auschwitz'le ilişkilidir ve nihai çareyi, genişleterek global ölçeğe çeker...
...Peş peşe hamlelerle iki Alman devleti meydana gelmişti; herkes birinin örnek öğrencisi, öbürünün engelleyicisi olma gayreti içinde ve her iki tarafta, kazananlardan sayılmak gibi elverişli bir durumda bulunmaktan memnundu. Bölünseler de yine paçayı kurtarmış olmanın birlikteliği içinde birleşmişlerdi ...
...Hiçbir suç itirafını hazmedemediği için akıl almaz bir şey olarak kalmış ve öylesine bir milat teşkil etmiştir ki insanlık tarihini ve insanın varoluşuna dair anlayışımızı, Auschwitz'ten önce olan olaylar, sonra olan olaylar diye tarihlesek yeridir...
Kütüphanenin rafları arasında dolaşırken Alman Edebiyatı arasında sıkışmış olarak buldum bu incecik kitabı. Daha önce Auschwitz Kütüphanecisi isimli romanı okuduğumdan bir önyargıyla başladım kitabı okumaya. Asıl beklentim zulmü yaşayanlara zulüm yaşatanların fikirlerini öğrenmekti. Lakin beklediğimi alamadım.
Öncellikle çeviri olan bu eserde yazarı tanıtmak amaçlı çevirmenin 60 sayfalık kitaba 30 sayfalık bir giriş yapması beni baya sıktı. Başlangıcının röportaj şeklinde olması beni mutlu etmişti fakat sonra öyle olmadı. Gerçekten de yazar Auschwitz'den sonra yazdığı şeylerden bahsediyordu. Çeviri olmasından mı kaynaklıdır bilinmez okurken dili beni baya boğdu. Bitirdikten sonra da bana pek bir şey kattı mı bilemiyorum.
Hiçbir şey, ne kadar pastoral renklere bulansa da hiçbir milli duygu ve sonradan doğan hiçbir iyi niyet beyanı bizlerin fail, kurbanlarınsa birleşik Almanlar olarak, bizle edindiği tecrübeyi izafileştiremez, hele de asla düşüncesizce ortadan kaldıramaz. Auschwitz’i bir kenara... daha fazla
Hiçbir şey, ne kadar pastoral renklere bulansa da hiçbir milli duygu ve sonradan doğan hiçbir iyi niyet beyanı bizlerin fail, kurbanlarınsa birleşik Almanlar olarak, bizle edindiği tecrübeyi izafileştiremez, hele de asla düşüncesizce ortadan kaldıramaz. Auschwitz’i bir kenara koyamayız. Bizi ne kadar sıkboğaz etse de böylesi bir şiddet eylemine teşebbüs dahi etmememiz lazımdır, çünkü Auschwitz bir parçamız, tarihimizden çıkmayacak bir namus lekesidir ve - şunu kar sayabiliriz! - nihayet birbirimizi tanıdık diyebileceğimiz bir anlayışı mümkün kılmıştır.
“Auschwitz’ten sonra şiir yazmak barbarlıktır, işte bu barbarlıktır ki günümüzde şiir yazmanın neden imkansızlaştığına dair bilgiyi de aşındırmaktadır.”
“..her şey güpegündüz oldu. Hem de coşkuyla rağbetle.” diyor Günter Grass ve ekliyor “Geçmiş, gölgesini şimdinin arazisine de geleceğinkine de düşürür.”
Ve gölgeler elbet kağıt üzerine de düşecektir.
Taşların yontulmasında da, tuvallerin renklerinde de görülecektir geçmiş.
Yaşanan her yıkım-yaratım-dönüşüm bir dalga oluşturacak elbette.
Günter Grass’ın kendinden yola çıkarak, Auschwitz sonrası yazıp-yazmamanın üzerine olan konuşması kısa ama vurucu noktalarla dolu. Bir yüzleşme de söz konusu, iç döküş de.
M. Sami Türk çevirisi ve benim için oldukça aydınlatıcı olan ön sözüyle~